ZUZULARIM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ZUZULARIM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mart 2011 Çarşamba

ROMEO!


Tarih:09.03.2011...Kar var şehrimde!..


Ve tanıştırayım; Bay Romeo!..bizim bahçede!:)))

GÜNCEL GÜNLÜK BAŞLIKLARI...


SAFLIK/TEMİZLİK
Nasıl geçti gününüz?Neler yediniz bugün? diye sordum kızıma...
Dur montumun fermuarını açayım dedi ve formasındaki lekelere göre saymaya başladı;
''Domates çorbası,ıspanak,ayran...Akşam üzeri de çikolatalı puding yedim anneciğim!'':)))

ZÜĞÜRT TESELLİSİ
Spordayım;İlk gün yağ/kas oranını ölçümü vs.kas oranım yaşıma göre gayet iyi!..Normal sayılan oranlar %31 civarı imiş benimki %27!...Çok hareketliyim,evimiz de merdivenli muhtemelen ondandır dedim...
Sonra hareketlere geçtik ki spor hocam kollarımdaki kasları farketti (vücutcu kası değil!:)ve bu kasları nasıl yaptınız,kesin daha önce ağırlık çalışmış olmalısınız vs. şeklinde görüş bildirdi...Bende gülümseyerek düzenli olarak herhangi bir sporu yapmadığımı ama ikiz annesi olduğumu ve çocukları kaldırmaktan kaslarımın bir şekilde geliştiğini söyledim kısaca...
Uzunca ise düşündüm;
Kendimi bildim bileli,kendime hiç acımadım ben,korumadım da...
Annem rahmetli iki saatliğine komşuya gitse dönüşte odaları değiştirmiş,masaları,koltukları çekmiş farklı dekorasyonlar yaratmış olur idim!?(Çiğ patatesi ikiye bölüp sürükleyeceğiniz ağır mobilyanın ayağına/altına koyarsınız,sonra götür beni gittiğin yereeee?:)))
Bu huyum kendi evimde de devam etti uzunca bir süre,şimdilerde pek yok ama hiç olmayacağına da  söz veremem!?:)
Elbette,Çocuklarım, tomurcuklarım, tombalak pıtırcıklarımın da etkisi büyük...Sonuçta 6 yıldır düzenli olarak artan bir şekilde ağırlık kaldırıyor sayılabilirim:)Ve küçükken ikisini birden kucağıma almışlığım,evde tur atmışlığım çoktur!...Hey gidi hey!:))Ve elbette ağır pazar/market torbalarının da etkisi yadsınamaz!...
Sonuçta;farkına varmadan vücüduma iyilik/kas yapmışım?Sevindim!:) (Bknz:Züğürt tesellisi)

KARANFİL 'OY'LUM...'OY'LUM...
8 mart diye kapıya 1 adet kırmızı Karanfil bırakmışlar(ampul işi!)...
Çiçek dalında güzeldir sözüne yürekten inandığımdan....Bugüne kadar gelmiş olanlardan bir tanesini bile kurutup saklamadığımdan... Yada belki de sadece artık bahçemizde fazlasını bulduğumuzdan mıdır bilinmez?...Bizim eve çok sık çiçek gelmez,zira beklenmez!(Psikolojik baskıyı sevmeyiz karı koca nitekim!:))
Neyse olayımıza döneyim;Üst katta hazırlanıyorum,yardımcımda kapıyı açmış çöp çıkarmak için,birden bire heyecanlı,çığlık vari ve şaşkın bir şekilde bana seslenmeye başladı;
''Banu hanııııım,size çiçek gelmiiişşş??Çiçek gelmiş sizeeeee,Banu hanııımm?''
Kapıda açık cümle alem duydu sağolsun!:) Ben durumu izah edip,Çiçeğin politik amacını/açılımını yapınca biraz duruldu ama onun şaşkın tepkisi günün Top 10!uydu:))
(Bu arada ben kutlamadım,kutlanacak bir şey bulamadım yine)

Ve
HAFTANIN BLOGGER ŞARKISI;
'Kaç gün geçti aradan ayrı,ayrı bitsin artık bu hasret buluşalım gayrıııııı.....''

Çok özledim hepinizi...Kal sağlıcakla blogcum...

4 Mart 2011 Cuma

DÜN;SABAH,ÖĞLE,AKŞAM...

*Sabah; Buluştuk,zira yalnız olmuyordu...Her daim kaytarmaya meyilli bünye daha öncesinde tek başına çok denemiş ama hep yarım bırakmıştı...Yarımlar sayılsaydı eğer şimdiye çoktan seriyi tamamlamıştı?
Nihayetinde hep destek,tam destek ve gerektiğinde dürtek!:)şeklinde ilk adımı attık ve kükürtlü,ataevler,fsm demedik,
aradık,araştırdık,soruşturduk ve bulduk!Pzt.başlıyoruz...Süre:3 ay(şimdilik) Niyet ise;kasım,kasım kasılmak:)))))

*Öğlen;TEGV'de yeni dönemde birlikte olacağımız öğrencilerle ilk buluşmamızı gerçekleştirdik...
Malum 1.dönem'in başlangıcı oldukça zorlu geçmişti...Bu sefer daha rahattım ama yine de dilim de dualar mırıl, mırıl gittim birime..Şimdilik sadece şunu söyleyeceğim;Sanırım bu sefer işimiz daha kolay olacak!:)

*Akşam; Zuzuların okulunda öğretmenleri ile görüşmem vardı.Bey süpriz yaptı bize katıldı.
Sırasıyla önce kızımızın öğretmeni,sonrada oğlumuzun öğretmeni ile görüştük...Herkesin çocuğu kendine özel,kendine güzel elbette ama....Ve elbet biliyorduk da,yine de başka dillerde duyunca sizi,sizi siz yapan hallerinizi, sizi nasip edene ve bizi seçen size binlerce şükür/teşekkür de ettik ama...
Şimdi bir tek hatırda,kalbimde,şükrümde kalmasın burada da kalsın diye bir kaç satır sadece;
-Tenefüslerde birbirlerini görürlerse,karşılaşırlarsa 'kardeşiiiimmm:)'diye sarılıyorlarmış...
-Yemek salonunda-ayrı masalarda sınıf arkadaşları ile oturdukları halde- sen bunu seversin diye birbirlerine yemek götürüyorlarmış...
-Yarı yıl karneleri alınmış...Elif'imin hiç zayıfı yok,bir tek yüzmesi B!..O öyle üzgün,süzgün dururken bir köşede,Eren'im gitmiş yanına ve demiş ki;''Üzülme,yüzmen zayıf olabilir ama sende bu sınıfın en güzel kızısın!''
Sonuç;mükemmel haliyle:))
Ah benim Eren oğlum..Elif kızım...Hep böyle ol/olun dilerim,hep böyle........................
Ve hep bilin ki gereken sadece SAF SEVGİ!:)
PS:Her türlü yasaklamaya,engellemeye karşı yine de keyifli ve sesimize ses aldığımız bir hafta sonu olsun blogcum.

28 Şubat 2011 Pazartesi

HEM SEVERİM, HEM .............!?




























Sonu gelmez uzun cümleler kurmayı
Cümle sonuna bir yerine, üç nokta koymayı...
Satır aralarına gizlenmiş manayı
Manayı ararken Mevlayı
Mevlayı ararken belamı bulmayı,
Severim...

Severken sevgisini gizlemeyenleri
Sevişirken nefessiz kalışları
Tersiz ten kokusunu
Ve sevdiğimle kalışları, gidişlerden daha çok,
Severim...

Gecenin öteki yüzünü
Öteki yüzdeki gizi
Ve yüzde gülen gözü
Severim...

Ve altından çok gümüşü
Ve siyahtan çok beyazı
Ve neşeden çok hüznü
Severim...

Rüyalarıma kaldığım yerden devam etmeyi,
Filmlerde,seven erkeğin acı çekişini,
Ve Brad'den çok Keanu'yi
Severim...

Kendimle alay etmeyi,kendisiyle alay edebileni
Muzipliği....mi....
Gülerken ağlamayı,ağlarken gülmeyi
Severim...

Hiç bilmediğim yerlere gitmeyi,hatta ilk ben keşfetmeyi
Sabah serininde yola çıkmayı
Yol almaktan korkmayanları
Yolda bir şeyler atıştırmayı
Severim...

Kışın peteğe yaslanmayı,yazın güneşe serilmeyi
Lokma tatlısının üzerine tarçın serpip yemeyi
Peynir,ceviz ikilisini
simit,peynir,çay üçlüsünü
yani her durumda peyniri,
Severim...

Yüz figürlü tabak,çanağı,
Canlı,cansız meleklerimi?
Baykuş'ları,kuş'ları...
Hiç olmadı 'kuş kondurmayı!'
Severim...

Kuş ve çocuk cıvıltısını
Dosta açılan kapıyı
Posta serilen kediyi
Anne diyen her meleği
Severim...

Her 'şey'den bir şey öğrenmeyi
Her 'şer'den bir hayır çıkarmayı
Yol,yordam,uslup bilenleri,
Tatlı dili, güler yüzü,
Ve gecenin karasını
Yalanın beyazından daha çok,
Severim...

Anı kadrajlamayı
Kötüyü markajlamayı
Dünü,günü yazmayı
Yazdıkça çoğalmayı
Severim...

Koltuğun köşesini
Denizin kıyısını,ekmeğin kenarını
Yağmur sonrası toprak,dem sonrası çay,
Sümbül,nergis,bir de sardunya yaprağının kokusunu,
Severim...

Gün'ü dünden,yazı kıştan
Ahşabı,taştan
Çayı,kahveden,
Rakıyı,şaraptan,
Sonları,baştan,

Ve Onu/Onları kendimden daha çok,
SEVERİM...

Ps:Seni de seviyorum blogcum:) Peki sen neleri seviyorsun?:)

Ps:Sıradan basit bir günün uğruna ettiğim dualar yavaş,yavaş kabul oluyor sanırım...Çok sıradan olmasa da normale döndü yaşam çok şükür...Babam hala bende,zuzular okulda,bey işte...Ben ise her zamanki gibi hem her yerdeyim,hem her işte!..Şarkıdaki gibi; Alıştım koşmayaaa!!!:P Ama artık kısa molalar da mekanımdayım,yani sizde:))
Şimdiii;hafta sonu dökümü yaparsak kısaca:
Cumartesi günü sınıfından bir arkadaşının doğum gününe gittik oğlumla...Klasik mutlu ve gürültülü bir sürü çocuk halinin haricinde özeldi, önemliydi benim için zira,sunumlardaki bir kaç kısa merhabalaşmanın dışında ilk resmi tanışmamız oldu Eren'imin sınıf arkadaşlarının anneleriyle...Dile kolay!Eğer bir aksilik olmaz ise ömrümüzün 9 yılı birlikte,aynı ortamlarda geçecek!O yüzden içten içe Allahım ne olur yolunda gitsin,frekanslar tutsun vs. tarzında mırıl,mırıl gittim mekana...Ve neyseki harika geçti günümüz.Senden iyi olmasın blogcum,çok tatlı,muhabbetli,güler yüzlü insanlar..
Umarım böyle de gider.Şimdiiii;Eren'in sınıfı,tanışma,isimleri,(çaktırmadan:P) not etme faslı bitti çok şükür...
Sırada Elif'imin ki var....(Nerede benim sınıf defterlerim?:)
Cmt.akşamıda, kızımı uyutup,oğlumu mayıştırıp,çocuklar babama emanet...Attık kendimizi dışarıya,dostlarla CAKA sattık:))Döndük gece 3'te yatan bendeniz sabah 7:30 da kalktım,kızımla market yaptım,geldim kahvaltı,ev toplama vs.vs. derken arada bir de mantı yaptım(tavuklu,nohutlu,bandırma mantısı:)Babama geçmiş olsuna geldi k.validemler...
Nihayetinde yedik,içtik,başrolde torunlar olmak üzere konuştuk,andık,güldük...Pazar gününüde kayıtlara böyle geçtik.Neyse işte böyle blogcum...
Sanırım yukarıdaki Severim hallerime;yemek yapmak,yedirmek ve insan sevmek maddelerini de eklemeliydim:)))

Ps: Başlık mı? Hem severim,hem 'yazarım' tabii ki?..Aşk olsun! Siz ne sanmıştınız?:P

Ps:Bir de 'tatlı bir ruh esintisi?':) hazırladım sizler için...



Bağlayamıyorum bugün yazımı hep bir şeyler eksik kalıyor sanki?

Son olarak;Keyifli bir hafta olsun diyelim...

22 Şubat 2011 Salı

DAMAR YOLU...


Olmasını istediğimiz şeyleri olduramadığımızda,
içimizdeki boşluğu dolduramadığımızda ve bunu kendimize konduramadığımızda...
Dön içeri,dinle kendini...Deriiin bir nefes al ve bekle...

Gelmedi mi işaret?
E ama nefes aldın?Yetmedi mi?
Mucizeyi farketmedin mi?
Çok şükür yetti...Yetti elbette...de?

Öyle yorgunum ki...Bedenim de,ruhum da yoruldu...
Biliyorum sızlanmaktan vazgeçmeliyim!..Ama sızılarımı da bir şekilde geçirmeliyim?



Ağrıyan bir yerim olduğunda; Damar damar üstüne bindi derdim eskiden(gerçi hala söylerim ya?)
eşimde gülerdi bu sözüme(gerçi hala gülüyor ya?)
Yine de söyleyeceğim...Bu aralar hem bedenen,hemde ruhen 'damar,damar üstündeyim!'
Hayır!Sebebini bilsem gam yemeyeceğim?

Hani oynadığınız lastik top denize düşer.1 kulaç mesafenizdedir ama siz yakalamaya çalıştıkça ve hızla ona doğru kulaç attıkça,attığınız kulaçlar yüzünden uzaklaşır ya sizden...Yavaş olsanız dalgalar uzaklaştırır,hızlı olsanız siz!Sonuçta kaçar gider,hep gider...
Ne bileyim işte?..Öyle garip bir duygu?..

Sadece;Bu aralar yaşamayı erteliyormuşum gibi geliyor?...
Sadece;Bu aralar zaman sanki daha bir ağır geçiyor?...
Sadece;Bu aralar..........
Gerginim işte vesselam!

Ve bu gerginliğimi azaltacak yollar arıyorum?..

Ommmmm....Hımmmm....Ohmmmmmm...
Evrene mesaj gönderiyorum:) ve istiyorum;

İstiyorum ki;Alıp başımı/zı gidelim buralardan....
İstiyorum ki;Artık yaz gelsin!
İstiyorum ki;Hayallerim/miz gerçekleşsin...
Ama daha öncesinde;
İstiyorum ki;Sıcacık banyodan pembe beyaz,relax,relax çıktığımda şarkımı söyleyeyim;
Bu yeni bende kim?Aynada bakıştığım?Bu yeni bende kim kendimle barıştığım?
Ah o şelale saçlaraaa,sütten ak o gerdanaaaaa......
 ?????İsteyenin bir yüzü :)

Ps:
Cuma akşamı,eşim babamla evde kaldı sağolsun,ben arkadaşlarla çocukları Pinokyo'ya götürdüm.
Kısaca;çocuklar çok sevdi,ilgiyle izledi ama ben neredeyse uyuyacaktım,zaten yorgunum,bir de üzerine o kadar şarkı ninni gibi,bir de organizasyon aksaklıkları vs.Yine de keyifliydi diyelim.
Cumartesi ve Pazar mutlu keyifli bol sohbetli ve çok neşeli doğumgünleri ile geçti(ki birisi gelinimin:)

Babam; daha iyi çok şükür!:)Ağrıları az da olsa devam ama ilk günlerin telaşesi geçti...İnsan ne garip?Her duruma alışıyor,her yaşadığından hem pay hem ders çıkarıyor...Şimdi diyoruz;Şükür;bacak,kalça vs.yerde değil kırık(değil ki yürüyebiliyor)Şükür ki; sağ kol değil(değil ki sağ koluyla yemeğini yiyebiliyor)Çok şükür bunu farkettirene!..

Zuzular; iyi,okula devam...Okul başlayınca hiç anlamayacaksınız zamanın nasıl geçtiğini derlerdi,
doğruymuş hakikaten,günler hergün yeni bir macera aile devam ediyor:)
Geçen akşam 'su'yun oluşumunu öğrenmişler anlatıyorlar tatlı,tatlı ve o dillere nasıl da yakışıyor;Okşijen ile hişjdrojen:)Büyüyorlar gün be gün...Çok şükür!:)
Bir de yakışıklı sıpa'm artık haftada iki akşam yüzme için antramanlara kalıyor okulda,kendisi yüzme alt takımında:)Vay vay vay diyorum!Daha dün otururdu battaniye üzerinde etrafında düşmesin diye yastıklarla:)

Sana da zaman ayıramıyorum farkettin değil mi blogcum?...Ne diyeyim?
Ben; şimdi de tam zamanlı evlat modundayım:) Öncelikler bir süreliğine değişti...
Bu da geçecek inşallah...
O yüzden de bu ara uğrayamıyorum dükkana,size...Ama telafi edeceğim ara,ara kısmetse...
Hele bir sabah olsun da bakalım?...

11 Şubat 2011 Cuma

YAŞAMAK GÜZEL ŞEY,ÇOK GÜZEL ŞEY DOĞRUSU!

Geçip gideeeen....Zamanlarııı....Bir yerlerde bulsaaam?
Nihayetinde sayılı gün geldi geçti.
Tabii bu arada;evde atraksiyon bol olunca ve de çocuk olunca ev de aldı başını gitti...Ne yapılan kalıyor,ne temizlik bitiyor...
Misafir,gelen,giden...Yardımcım rahatsız gelemedi,
iş başa düştü,oradan kola,koldan bacağa,bacaktan  da ayağa düştü...Ayaklarım çok ağrıdı.
Ne iş bitti,ne ev toplandı?...Ne eğlence bitti?:)
Onun yerine;
Benim omuz ağrılarım arttı,sağ bileğim incindi...
Evde mutlu çocuklu ve miss gibi kek kokulu olacağız diye yaptığımız ve büyük kısmını benim yediğim abur cubur sayesinde şu dünyada biraz daha ağırlığım oldu!?

Ev hala dağınık ama bana bir rahatlık,bir umursamazlık,bir kabullenmişlik geldi?
Ha tabi birde yüzümde sabit anlamsız bir gülümseme hali?:))
Beni tanıyanlar buna birisi/birileri sebep diyooooor?:P
Çocuklar?
Çocuklar iyi çok şükür!
Bazen Yüz boyadık...Yüz göz olduk...Yüz bulduk...Yüzsüz olduk:))
Bazen büyüdük bıyıklı sakallı adam olduk!Bazen uzattık saçları rapunzel misali güzel olduk!
Bazen çıktık bahçeye,kurduk çadırımızı,evcilik oynadık,top oynadık,güneşle güldük,güzelleştik...

Onları mı eyledim mutlu ettim? Yoksa kendimi mi bilemedim zira sanırım ben onlardan daha çok eğlendim:))
Genel olarak iyiydik ama yine de?; 2 insan evladı 5 dk. boşta kalınca;
'çok sıkıldım ben? Ne yapacağım şimdi?Ne kadar sıkıcı,kötü bir tatil geçiriyorum!Bugün hayatımın en kötü günüüüüü!''
diye çemkirir mi?!!!El insaf!:)) Memnuniyetsiz müşteri bunlar!Canlarım,kuzucuklarım benim:))
PS:Bu arada,kalan son 2 gün takvim de özenle işaretlendi ve hatta kalplerle süslendi:)))


ÇOK GÜZEL ŞEY

Yaşamak güzel şey doğrusu...

Üstelik hava da güzelse hele,

gücün
kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa birde

hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın
yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dünyada

iyi günler bekliyorsan hele....iyi günlere inanıyorsan....üstelik hava da güzelse...Yaşamak güzel şey,Çok güzel şey doğrusu!   /  Melih Cevdet Anday

MUTLU BİR HAFTA SONU OLSUN BLOGCUM:)

2 Şubat 2011 Çarşamba

BİR KADIN NELER YAPABİLİR?

Bir kadın neler yapabilir?
Yazar,siler,yazar,siler...Cümleleri toparlayamaz...Toparlanamayan cümlelerin suçunu zamana atar...
'Zamanım olsaydı hergün yazabilirdim ve böyle saçmalamazdım' diye düşünür çünkü.

Bir kadın neler yapabilir?
15 günlük yarı yıl tatilinin geçen 4 gününü özenle takvime işaretler...
İşaretler çünkü bir yanı;'mutlu anların tadını çıkar,sonra özlüyorsun onları' derken, diğer yanı; 'az kaldı dayan' diye fısıldar.

Bir kadın neler yapabilir?
Gece ne kadar geç yatarsa yatsın,sabahın en köründe kalkabilir...Kalkabilir çünkü annedir...Annedir çünkü gönüllü köledir ve köleler uyumaz!...Özgürlüğünü satın almak istemeyen ama içten içe de özleyen ikilemler içinde kalıp, sonra da bundan korkup dualar edendir bir de!

Bir kadın neler yapabilir?
Besleyebilir?...Hem bünyeyi,hem mideyi...Çocukları için sevgi ile yemekler yapar(sevginin 'yardımcısı' olması hayaliyle!) Yapar çünkü;beslemek onun işidir.Nokta.

Bir kadın neler yapabilir?
Sağlam kafalarının,sağlam vücutlarında olması için çocuklarını spora yönlendirir,destekler,yüreklendirir,örnek olur...Bu sebeple kar kış soğuk demez hergün yollara düşer,sulara düşer....

Bir kadın neler yapabilir?
Animatörlük yapabilir...Çünkü gerekli donanıma ya doğuştan yada doğumdan sahiptir...Doğumdan sahiptir zira annedir...Ve 'annelik' bir sürü ulvi duygunun yanısıra,laf ebeliğini,oyunu,drama yeteneğini,kavga anında hakemlik yetisini,içinden çıkılması zor açıklamalarda hayal gücünü ve atmasyon yeteneğini geliştirmiş dişilere has bir özelliktir.

Bir kadın neler yapabilir?
Romanlaşabilir?...Dil yeteneğini geliştirebilir?...O kadar çok konuşur,açıklama yapar,laf anlatır,o kadar çok isim tekrarı yapar ve Ereenn,Eliif...Ereeen,Eliiif der ki; sonun da markette/kasada/sırada ağzından çıkan ERİİİF? ile edebiyat değil ama sulukule klasikleri arasında yerini alabilir!?:p

Bir kadın neler yapabilir?
Dua edebilir...Sevdikleri için...Çünkü görmeden sevdiği,sadece adını bildiği ama yazılarını kalbine ebru gibi işleyen blog sahibeleri vardır..Zor zamanlardan geçen,hastalık çeken...Sanal elden bir şey gelmesede,gerçek dilden dua eder onlar için; ''Allahım lütfen .........bloğunun sahibesi .........'ya acil şifalar ver vs.''diye.(Duaları da ilginçleşmiştir şu blog işine girince:)

Bir kadın neler yapabilir?
Evinin kadını, çocuklarının anası olduğu erkeğin eşi olur...Eş zamanlı düşünceler ile sevmelerde buluşur...
Buluşur çünkü;bir insanı sevmekle başlayan her şey övmekle de devam eder...Sevgiyi över,övmeyi sever...
Naziktir zira kadın, her türlü ilişkide övmeyi sövmeye her zaman tercih eder:)

Bir kadın neler yapabilir?
Dost olur...Eş olur...Anne olur...Kadın olur...Ve eskilerin-anadolu- deyişiyle 'Kadın Ana' olur.


Ps:Malum çoluk çocuk tatildeyiz ve ben tam zamanlı anne günlerimdeyim:)Bu sebeple çok sık uğrayamıyorum mekana ve sizlere...Telafi edilecektir,affola.

Ps: Bir de bizim gurubun yeni yardım kampanyasını duyurmak istiyorum,ilgilenirseniz lütfen; KÜÇÜK DELİLER İLKÖĞRETİM OKULU YARDIM KAMPANYASI  bana mail atabilirsiniz...

Ps:Malum kış,malum keçi!..Şifayı kapma sakın blogcum...
Belki uykusuz bir gece de uğrarım yine...Kalın sağlıcakla!.

28 Ocak 2011 Cuma

MUTLULUK NEYDİ? :))



MUTLULUK NEYDİ??

MUTLULUK ELBETTEKİ EMEKTİ....

AMA BAZEN SADECE
'YAVRUUUUM'
DİYEREK SARILDIKLARINA BAKMAK VE ŞÜKÜRLERİNE ŞÜKÜR EKLEMEKTİ:))))


Tarih: 28.01.2011....Zuzularım ilk karnelerini aldı.
Saat: 17:40...Zuzuların Annesi mutluluktan ağladı:))

Bugün başka post yazmayacaktım oysa,mutlu hafta sonları dileyip 2 günlüğüne kapamıştım tükkanı...

Amma velakin ben bunu not etmeyeceğimde neyi edeceğim?
Paylaşmazsam olmazdı:)
Yanda:Bizim için bir ilk:))))



Karneler nasıl olursa olsun dilerim tüm çocuklar hep mutlu olsun...
Dilerim bu karne döneminde zayıflları yüzünden evinden kaçan hiç bir çocuk olmasın...
Elbetteki eğitim şart ve hayatın kendisi zor bir sınav ama yine de unutmayalım bizim geçer notumuz insan olmak olsun!...
Tüm blog çocuklarına mutlu tatiller diliyorum:)))

ORGANİZE İŞLER BUNLAR...

(şııışt!sesi aç sesi :)
Dünyanın neresinde,hangi ülkede ve kültürde yaşıyor olursa olsun,sanırım çok az şey evlilik kadar sembolik bir önem taşır kadınlar için...Düğününe,düğün gününe önem vermeyen,özel ve unutulmaz olması için çabalamayan
ya da en azından böyle olmasını hayal etmeyen var mı aramız da?.........(Evet bende öyle düşünmüştüm :)
Şimdi;Gelin ile damadı siz hayal edin... Ben henüz gerçekleşmemiş bir düğünün anatomisini yapacağım;

Dişi bünye en yakışanından saç,makyaj yaptırır,en özelinden-tercihen siyah-gece elbiselerini kuşanır ...
Beyler traş olur...Belki laciler çekilir,kravatlar seçilir,saçlar jölelenir.
Düğün başlar.Gelin ve damat;Romantik danslar,şiirler,şarkılar,büyülü anlar...
Herşey tam da romantik komedilerdeki,hayal edildiği gibidir.
Nihayetinde saatler geçer,geçer ve bir an gelir;Binbir özen yapılan saçlar dağılır,rujlar silinir...
Ceketler çıkar,kravatlar gevşer...O ilk saatlerdeki sizden/bizden hali biter.
Çakır keyifte olunur belki?Bir rahatlama,bir neşe?Düğün ahalisi daha fazla dayanamaz atar kendini sahneye...

Aylar süren organizasyon...Tüm o romantik ortam hazırlıkları;Masadaki çiçeklerin beyazı ,porselen yemek takımlarının rengi,duvak uzunluğu,oturma düzeni vs.ince ayrıntılar ile özenmiş,bezenmiş güzelim düğün ve düğün sahipleri....Kaçınılmaz sonun yaklaştığını anlar ve her ne kadar henüz buna hazır olmasalarda hayatın *acı gerçeğini önce kulaklarında sonra karşılarında bulurlar?

Ve belki de işte tam o anda düğün gerçek kimliğini, Türk' lüğünü, özünü bulur?:))

Bulguru Kaynatırlaaar...Amanda bulguru kaynatırlar.
Serine Yaylatırlaar...Amanda serine yaylatırlar...
Bizde Adet Böylediiiiir...Aman bizde adet böyledir.
Güzeli Oynatırlaaaar...Amanda çirkini söyletirler...

*Welcome to the real world!:))))))

Ps:
Nereden çıktı şimdi bu DÜĞÜN yazısı?demeyin...Cumartesi günü İSTANBUL yolcusuyuz,akşamına kısmetse bir çiftimizi daha evli ve mutlu yapmak üzere toplanacağız.Baba tarafındaki tüm akrabalarım İstanbul'da ikamet ediyor.Ve yarında onlardan birisinin,dünya tatlısı SELİN'in düğünü var:)) Mutluluk bulaşıcı ya?..Düğün dernek havasına girip,fırsat bu fırsat dağıtacağız kederleri..En son yaz sonu gitmiştik,hepsini özledim,keşke aynı şehirde yaşasaydık dediğim ne çok sevdiğim var ayrı,ayrı şehirlerde?Ne çok?:(
Nihayetinde yılların kurulu düzeni.Öyle bir düzen ki ne bozuluyor,ne yıkılıyor.Böyle gelmiş böyle gidiyor.
Sağlık olsun....Rabbim hep böyle mutlu anlar için toplanmayı nasip etsin.

Ps:
Yukarıdaki yazı tamamen HAYAL ürünüdür...Az yaşanmışlık,çokca görmüşlük içerir...Ama asla böyle olsun temennisi içermez!:)) Ayrıca adı geçen türküyü severim.:)

Ps:
Ve yine bu yazı; aynı tarihe denk gelen;MARİO LEVİ Okuma/ Söyleşi/ İmza gününe ve geceki SILA konserine gidemeyecek olmamın verdiği burukluğu yaşamama ve ''Oluruna bıraaaak her neyse geçer'' diye haykırarak teselli aramama engel değildir....

Ps:
Bugün Cuma...KARNE günü!:))15 günlük yarı yıl tatili başlıyor...Hepimiz için hayırlı uğurlu ve çok verimli olsun!..Bakalım evlere şenlik neler yapacağız/yaşayacağız bu süreçte?Umarım az hasarlı olur?Akıl/ruh/beden sağlığı vs.vs.:)))

Ps:
TEGV harika geçti...Az ağladım...Tuttum kendimi... Zaten düşen bir kaç damla da adettendi?
Öyle bir sevgiyle sarıldılar ki...Öyle çok teşekkür sözü duydum ki,ailelerden,çocuklardan...
Üstüne üstlük bir de dediler ki;'Banu abla sen 2. dönem hangi etkinlikte olacaksan bizde oraya geleceğiz,
senin peşinden!'diye...bitirdiler beni :))))Yani sadece mutlu bir an olmakla kalmamış,mutlu bir anı da olmuşum/olmuşuz onlar için.Tarifi mümkün olmayan sevinçler içerisindeyim:))))

Hepimize mutlu,neşeli,keyifli bir hafta sonu diliyorum blogcum...
Sabır da, sevgi de, hayatımızdan hiç eksik olmasın:)))))


Kalın sağlıcakla!

24 Ocak 2011 Pazartesi

ŞİMDİ BEN DESEM Kİ;




Şimdi ben desem ki;


Biz bu cumartesi

yine;

Ağladık,güldük,gururlandık,

şükrettik,çoştuk....

Dalgalandık daaaaa,duuurulduk hatta:))))








Şimdi ben desem ki;

Biz maaaa aile tombala oynadık...

Ve biz büyükler, her seferinde 2 minik ustaya yenildik???:)










Şimdi ben desem ki;

Eli yüzü düzgün olarak bir ilk?...

İlk defa benim için bunu yaptı:)

Ve ilk sefer için gayet başarılıydı çünkü biliyorum içine sevgisini de kattı:)







Şimdi ben desem ki;
Pazar oldu ne hoş oldu...

Miskinliğimize,bezginliğimize çok yakıştı...

Yağmur şıpırtısı,şömine çıtırtısı ve misss gibi is kokusu... Meleklerin uykusu,gecenin sesizliği,alev ve şarap kızıllığı...Fonda bu çalarken ve ben onu çok severken ve onunla birlikte söylerken ve başını okşarken...




Ve şimdi ben desem ki;............
...............................................................................?
Şaka,şaka:) Hiç bir şey demeyeceğim!:) 

Sadece diyeceğim ki;

Dilerim bu hafta da;
kalbimizi diri tutar,iyilik,güzelliklerle doldurur ve masumiyetimizi koruruz...
HEPİMİZ!
:))))))))))))


Ps:Günün şarkısı:Uğurlar olsun!Unutmadık. 

17 Ocak 2011 Pazartesi

'PAZAR'LIKSIZ....

Çok şükür ki küçük yakışıklım artık iyi:)Ve yine çok şükür ki kardeşine bulaşmadı.(en azından şimdilik bir belirti yok,standarttır çünkü bizde, biri hasta olunca ardından diğeri,ev uzunca bir süre revire döner vs.vs.vs)
Cumartesi ilaçlarını almaya başlayınca 'mucizevi'(maşallah!)bir şekilde iyileşmeye başladı kuzum.
Yine de elbetteki;
Hali yoktu (Hali yoktu betimlemesi;koşturmayan,zıplamayan normal çocuk olarak verilmiştir)
Konuşmuyordu?(Konuşmuyordu betimlemesi dk.da 30 cümle kurmuyordu baz alınarak kullanılmıştır)
Süt'e bile burun kıvırıyordu koca gün ancak 1 bardak içti?(Normal miktarı yazmıyorum,normalde,süt danası diye severiz kendisini?)
Nihayetinde baktık gördük,çok şükür iyi...Ma aile gittik Gökçe'mizin nişanına:))Gençler birbirini sevmiş,sevdalanmış...Bize de bu aşka şahit olup,alkışlamak kalmış,rabbim tamamına erdirsin inşallah...

Pazar gününü ise 'pazarlıksız' geçirdik..Evde hiiiç kasmadan plan program telaşı yapmadan...Sabah Elif'imle 07:30 da kalkan bendeniz uykusuzluğumun rövanşını öğleden sonra 3,5 saatle acımasızca çıkardım:)Acımasızca diyorum ama 3,5 saat çocuklarla başbaşa kalan baba'mızın hali yine de sevgi  ve şefkat duyguları uyandırdı bende?:))

Ev'i ve ev'de vakit geçirmeyi (Bu anlamda kesinlikle ev kadını sayılabilirim!:)ve tüm aile bir arada olmayı seviyorum...Pazar günleri bu sevdamı yaşamam için biçilmiş kaftan!

Her ne kadar çok yorulsam/yorulsak,ve her tükenişimizde;neler yediriyoruz biz bu çocuklara da böylesine enerji dolular?diye deriiiin düşüncelere dalsak da?:)Tüm bunlar uyurlarken onlara duyulan /hayranlığı/sevgiyi/hasreti/şükrü gölgelemiyor:)
Şimdi;
Anılarda kalmasın,burada kalsın!..Buyurunuz fotoğraflarla ortaya karışık; PAZARLIKSIZ:)

   Krep yaptık...ve benim beyaz sardunyam:)
Yağmur sonrası....Misss gibi çim kokusu....
Pamuk prenses.....
Şimşek Mcquen ve Mater:)
Vee Uyuyan Güzel:)

Az önce tıkır,tıkır klavye seslerimi duyup,yanıma gelen bey dedi ki;Bundan sonra senin adın 'Yaz kızım' olsun!Sanırım iltifat etti?:)) Keyifli bir hafta diliyorum herkese...

15 Ocak 2011 Cumartesi

FALLAR DA BULURUM SENİİİ?

Oğlum hasta:( Sezonu açtık böylece,umarım verimsiz olur.
Okuldan geldiğinde iyidi ama bir kaç saat sonrasında isrifra etmeye başladı...Ateşi az,sadece ne yese,içse,anında?:(

Dudaklar konuşurken tıpkı şu fotoda olduğu gibi, büzülmüş,
masum,kırgın,üzgün....Bir de kibar, bir de kırılgan...
Üstelik o hasta haliyle...Su bile içse teşekkür ederim
anneciğim demeyi de ihmal etmiyor yine de  kuzum...

Aşk bu mu?Sevda bu mu?

Gece nöbetleştik....Elim başında,başı koynumda uyuduk...
Şimdi baba/oğul dr.dalar bizde anne/kız evde...
Ben tıkır,mıkır yazarken kızım da bana yardım ediyor kahvaltı masasını topluyor,aşağıdan mutfaktan tabak,çanak sesleri geliyor...Çocuk işçi çalıştırıyormuşum gibi içime de sinmiyor ama vallahi kendisi istedi,hem bende gidiyorum şimdi yanına...

Neyse;İyi olur,iyi oluruz inşalah!

Bu ara nişanlar,düğünler....
Bu akşam Emre Aydın konseri var ve ben nişandayım!:(
29'unda Sıla geliyor ve ben İst.da düğündeyim!:(
Hani ayarlasak bu kadar olur:(
Mutluluklar diliyorum sözüm kardeşçe!(böyle bir şarkı vardı sanki?:) 

Dün gidip altın vs.birşeyler aldık...Meğer altın ne kadar pahalılanmış da haberimiz yokmuş!
Hayatımız imitasyon olmuş nitekim!
Şimdi görünen o ki; Evimin erkekleri evde kalacak, ben, kızım ve babam yollara düşeceğiz...
Ah insan başına ne geleceğini,ne yaşayacağını bilebilse?
Aslında hayat plan yapmadan daha güzel! Sonuçta Eren'im hasta yani her halukarda konsere gidemeyecekmişiz?(Bir teselli veeer!Bir teseeeelli veer!Evet,evet biliyorum böyle de bir şarkı vardı:)

Geleceği bilmek demişken dün sevgili Ece paylaşmıştı Twıtter da çok güldüm:)
Belki meraklısı vardır diye buyurunuz;
Kahvenizi pişirin afiyetle için,kapatın sonra da fincanın fotoğrafını çekip Binnaz ablaya yollayın?

http://www.binnazabla.com/

Bak şimdi onunda şarkısı vardı: Çalıgıcı karısı binnaz,esnaf karısı binnaz...Binnnaaaaz,Binnaaazzz?
Nerden gelir aklıma ben unutmaya çalıştıkça? bööğgh:((

HADİ BEN KAÇIYORUM....MUTLU SAĞLIKLI HAFTA SONLARI...VEEE...
NEYSE HALİNİZ O ÇIKSIN FALİNİZ:))))

Ps:Alttaki post için gönderdiğiniz yorumlara çok teşekkür ederim,ayrıntılı olarak döneceğim,gecikme için özür dilerim....Sadece birazcık daha boş zaman gerek bana, sadece birazcık daha...

12 Ocak 2011 Çarşamba

DÜŞLERİN İÇ DÖKÜŞÜ...






























Dün düşündüm...Düşümün ne kadarını gerçekleştirebildim diye?
Ne kadarı için kendimden verdim? Ya da ne kadarı hediye?

Bazen öyle anlar oluyor ki;Anı yaşayamadığımız?...Öyle anlar;Anlamlandıramadığımız?

İşte o anlardan birinde durup düşünmek istedim...
Düşünmek ve durup 'ben/biz ne başardık?'diye bakmak!

Baktım da;

Uzun zaman 'biri' olmak istedim....
Biri'nin eşi,biri'nin annesi,biri'nin arkadaşı,biri'nin dostu...
Herkesin içinde var olan,sevme,sevilme,kabul görme,aidiyet duygusu...
Bir şeyler kurmak,bir şeylere sahip olmak için önce kendine,sonra kadere inanmalı insan!
Belki şansım yaver gitti,belki kader yardım etti..
Sonuçta;Birinin eşi oldum,birilerinin annesi ve birilerinin de dostu...

Gençliğimi bilinçsizce,ölümsüzmüşüz gibi geçirdim....(Gerçi hala gencim:)
Gençtim,aşıktım,sevgiliydim,ilgiliydim ve elbetteki her konuda bilgiliydim!!?
Önce annem terk-i diyar etti...Şak!Böylece şu hayatta beni gördüğüne en çok sevinen insana elveda dedim!
Sonra çocuklarımız oldu, birdenbire ölümlü olduğumuzu ve aslında hayat hakkında o kadar da bilgimiz olmadığını farkettim/tik!?..Şak!Şak!
Çünkü;Onların geleceği,güvenliği,sağlığı vs.leri için endişelendik.Nihayetinde ebeveyndik....
Çocuk sahibi olmak,borçları ödemek,yemek pişirmek,işleri yetiştirmek,şükretmek,sevmek,ağlamak,
gülmek,onlar için herşeyin en iyisini dileyip,hayır dualarımızı eksik etmemek...
Sanırım aile kurmanın/olmanın bedeli de buydu...Ama paha biçilemez bedellerden:)

Sonu başı olmayan ama içinde imkansızı barındırmayan hayaller de kurdum...Ama basit,ama yalın,ama naif...
Çünkü;Basit yaşadıkça değer kazanırsınız...Basit oldukça da karmaşık???Bu kadar açık,bu kadar basit!
Basit şeylerle uğraşın sizde!Mesela en büyük derdiniz pilavın ayarını tutturmak,böreğin altını yakmamak olsun!
????Tamam,tamam...O kadarını ben de beceremem!Yine de en azından basit ama en değerlisinden yaşadım/yaşıyorum sevinçlerimi;Ufak ayrıntılardır,hayatın şükrü,neşesi:)

Her akşam yemek masasının üzerinden,resim defterlerini,oyuncak arabalarını,kalem kağıtlarını toplamayı...
Mutfak çekmecelerinden çıkan çorapları/çorap çekmecelerinden çıkan elbezlerini...
Kayıp rujlarımı,ojelerimi?:)
'Annnee sana çok komik bir şey söyleyeceğim' diyen kızımın;''Abuziddin kıllı bacak!?''demesiyle birlikte kendini yerlere atıp bu söze kahakalarla gülmesini ve gülümsetmesini...
Saç traşı olduğu gün kendisini aynaların karşısından alamayıp?'Yüzüm gözüm açıldı, çok yakışıklı oldum' diye dolaşan oğlumun insan!?:)sevgisini...
Sessizliğin içindeki gürültü patırtıyı...Yani;Kaosun içerisindeki düzeni sevdim,çok sevdim:))

Bizi nelerin beklediğini bilmediğim gibi...Bilmediklerimden beklentilerimi de yüksek tuttum bazen...
Gönül koydum bazısına,bazısına küstüm,bazısına öfkelendim,bazısına sustum...
Demlendim...Yaş ilerledikçe,yaşadıkça,gördükçe,tanıdıkca,bildikce...
İstemesekte demlendiriyor bizi hayat! Neyse ki dem aldıkça kararmak yerine;içiniz de açılıyor,renginiz de!:)
Ne yapalım buna da şükür dedim...Eğrideki doğruyu buldum.

Şikayet etmemeyi öğrendim sonra. Eleştirmemeyi.
Hayatın genelinden bahsetmiyorum ama en azından ikili ilişkileri.
Malum hepimiz kusursuz olamıyor..Kusursuzu bulamıyoruz.
Ve ne kadar karıştırsakta çorbanın altını tutturabiliyoruz bazen...

Dokunmanın sihrini keşfettim....
Sabahları yanağa kondurulan ufacık bir buse'nin bütün güne olan bakış açımızı değiştirebildiğini öğrendim.
İyi geceler öpücüğünün,elini omzuna koymanın,usulca başını okşamanın...
Ve şehvetinden sual olunmayan şefkat dolu sarılışların gücünü...

Sanırım bu farkındalıklar gerçekleştirdi düşlerimi...Düşünmek/düşlemek başarının yarısıydı malum:)

Ve belki de bu yüzden uzun zamandır hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum kendimi...
 Belki olanlarla olduğu kadar yaşamayı,yalnızlığın anlamını ve uzun zamandır una bulanmış bir halde bekleyen son eleği de duvara asmayı başarabilmiş olduğum içindir.

Şimdi düşündüm de sanırım artık tek düşüm;
Çocuklarımla büyümek...
Eşimle birlikte yaşlanıp göbeklenmek
Ve gülmekten kırışmış gözlerimizle bakmak birbirimize:)
Ben formulü biliyorum size de hatırlatayım;
Tek gereken sadece birazcık daha sevgi...
Hepimiz için!

(Ha tabi birilerinin beni okuması da var:))

4 Ocak 2011 Salı

Birden bire çıkıverip gel,şaşırsın kalbim seni görünce?

Kelimeler bir araya gelmek için beni bekliyor...Bende onları...

























.
Yeni yılda yapılacaklar listem olmadı benim hiç...En azından madde,madde olmadı...
Bir iki ufak dilek ve bir iki basit niyet,tüm içtenliğimle ve yaradana teslimiyetimle gönlümden geçen...
Fazlasını istemedim hiç,umarım bundan sonra da istemem...

Bu sene evdeydik...Dostlarımızla birlikte keyifli,neşeli...12 büyük,6 küçük toplam 18 kişi:)
Günler öncesinden başladı hazırlıklarım,bir gün öncesinden babamın yemeklerini hazırladım,götürdüm,kutladım...Böyle olunca yeni yıl günü nispeten içim rahat oluyor?
Neyse o ayrı, apayrı bir konu...

Nacizane elden ne gelirse,yemeklerimi,kurabiyelerimi,tatlılarımı,bir,bir hazırladım...Eh tüm menü bana ait değil tabii ki,birlikten kuvvet ve bol çeşit doğar mantığıyla gelen dostlarda lezzetleriye geldi:)







Çam ağacımıza astığımız,böylelikle tarçın ve zencefil kokusunun tüm salonu kapladığı ve çocukların gidip gelip dallardan koparıp?yedikleri ,her sene artık ritüel olan vitray cam kurabiyeler ile....

Kar yağmayan yeni yılın özleminden midir bilinmez?

Son günlerdeki, Kardan Adam takıntıma uygun kurabiyelerden yaptım...

Benimkiler kaşkolları ardında pek bir gizemli oldu:)







































Ve bir de işin dekorasyon/masa düzenleme kısmı vardı; ki en zevk aldığım,en severek yaptığım:)


Hele ki, hazır almak yerine, evdekilerden/eskilerden/anısı olanlardan yeni kombinler yapmak,yeni düzenlemeler...

Yandaki kırmızı kadehler rahmetli anneciğimin çeyizinden...
Her yılbaşı soframızda,tüm kırmızılığıyla yerini alırdı...

Ben-fotoda yok ama-daha yassı,kase gibi olanlarının içinden anneciğimin yaptığı pudingleri yediğimi de hatırlıyorum.Hey gidi hey...

Takımı bozulmuş,eksik kalmış bir kadeh takımıydılar,dolap içerisinde hapsolmuş...

Aldım onları,içi ayna kaplı tepsime yerleştirdim,içlerine mum koydum,
etrafına kozalak ve yılbaşı çiçeklerinden de bir çelenk yaptım

Minik meleklerimi etrafına yerleştirdikten sonra da masamızın ortasına yerleştirdim...

Ben yaptım diye demiyorum ama çok hoş oldu:)  

Gelelim masaya;Menü'yü yazmayacağım elbet...Sadece bir kaç küçük ayrıntı paylaşmak istediğim...
Belki bir faydam dokunur birilerine kimbilir?Her zaman diyorum hayat küçük şeyler ile güzeldir:)




























Ve sonra gece devam etti....


























Geç olacak biliyorum ama yine de...
YENİ YIL HEPİMİZE;
SAĞLIK,HUZUR,MUTLULUK,BAŞARI GETİRSİN VE GÖNLÜMÜZÜN İSTEDİĞİNİ VERSİN :)

17 Aralık 2010 Cuma

HATALARIMLA SEV,GÜNAHLARIMLA SEV,BENİ OLDUĞUM GİBİ SEEEEEV...

Bu sabah;

'Benim gibi ufacık bir çocuğa nasıl bağırıyorsun?Nasıl kıyıyorsun?'

dedi bana?

'Kıymak'???

Nasıl koydu yüreğime nasıl dokundu :(

Çığlık atsa,inat etse,kızsa bu kadar acıtmazdı beni...
O okula gitti,bana kaldı vicdan muhasebesi:(

Bazen onların küçük birer insan/çocuk olduklarını unutuyorum:(
Unutunca ve büyük gibi davranınca da böyle elimde patlıyor işte:(

Al sana kapak!
Bloğumuzun bu haftaki kapağı..!!?

Oysa çocuk bu?
Mantıksız davranmanın en çok yakıştığı,gülünüp geçildiği ve hatta sevimli geldiği bir yaştaki çocuk hem de!

Biliyorum ama,söz/sözler ağızdan çıktı,kalp kırıldı bir kere...Peki bahane?

E tabii ki ;Dünya telaşesi!?

Sabah kalk,acele kahvaltı,acele giydirme,birinin çorabı,birinin tokası derken,servise yetişme.....?

Ama bu onun /onların dünya telaşı değil ki? Tamamen benim kendime görev edindiğim işler!
Hay bin telaş!:((

Ve ben bu söyleminden önce, sabahın köründe onun tişörtünü ütülerken yakmamış olsaydım elimi...
Kesin derdim kesin!Bak gördün mü kızdın bağırdın çocuğa yok yere!????
Eee Allahın sopası yok,yaktın kendini işte!

Şimdi akşam gelecek misafirler için,tek elle kek,börek vs. yapmaya çalışırken ve bir sürü işim varken oturup yazdım...Yazdım çünkü içime dert oldu...Günahımı çıkartayım yoluma devam edeyim...

Bu arada günah çıkartma demişken;

Papazlar günah işlediklerini düşünen insanları dinledikten sonra şöyle derlermiş;
'''Sen anlattın,hatanın farkındasın,günahını bağışlayacak olan ben değilim elbet,o tanrının işi... Ama en azından yaptığın şeyi kabul ettiğin ve hem bana,hem kendine, hem de Tanrıya itiraf ettin...Önemli olan senin bunu kendine itiraf etmendi....Elbet Tanrı tüm kullarını affeder..''''(Bizim tövbelerimiz gibi bir nevi)

Evet! Hatamın farkındayım:(

Nihayetinde öptüm güzel meleğimi, aldım gönlünü giderken ama yine de akşama bir de çikolatalı puding yapayım da hem onu sevindireyim hem yüreği hafifleteyim...

Ve şu anda dilimde Nilüferden;;HATALARIMLA SEV,GÜNAHLARIMLA SEV BENİ OLDUĞUM GİBİ SEEEV.....

9 Aralık 2010 Perşembe

SUNUM...

Karışığım yine karmakarışığım blog...
Bin bir şükürle yaşarken,bin bir dua ile emanet ederken sevdiklerinizi yaradana...
Bu seferde yeterince şükrediyor muyum hayatımdaki güzelliklere,onları verene diye şüpheye düşer misiniz siz de?Mutlu olmaya,mutluluğunuzu anlatmaya korkar mısınız?
Neden sevmeyle,bağlanmayla aynı oranda artar kaybetme korkusu?
'Bugün güldük yarın ağlayacağız' ile büyümenin gereksiz kaygıları mı bunlar?
Nazar muhabbetine ise hiç girmeyeceğim!(Nerdeydi benim mavi boncuğum?:)

Bu hafta iki gün üst üste sunumları vardı zuzuların...

İlk defa sahnede 'tek' bir çocuğa odaklandık.
İlk defa birbirlerini seyirci koltuklarından izleyerek alkışladılar.
İlk defa tek başlarına sahneye çıktılar.
İlk defa ingilizce sunum yaptılar.
İlk defa dejavu yaşadık?
Ve ben ilk defa..... Değil!...Yine ağladım?
Ama vallahi bu sefer,gururdan,sevinçten!
Evlatları için duyduğu gururu,sevgiyi,gözyaşlarıyla anlatan bir tek ben değilim öyle değil mi?:)

***
Bu aralar zamansızım ve hatta Türküm!Doğruyum!Çalışkanım!!!???
Ayrıntılar önümüzdeki günlerde ya da belki gecelerde?Kısmet artık?

Yemekler yaptım babacığıma en sevdiklerinden,çorbası,tatlısı...Götüreyim,iki kelam edeyip,alayım hayır duasını...Yalnızlık zor blogcum,çok zor...

Tatlı deyince aklıma geldi;malzeme alıp aşure yapmak gerek...Hımmm misss...

Ps:Özlem'cim MİM'i unutmadım canım...Lütfen kusura bakma,inşallah en kısa zamanda...

Hava çok soğuk,üşütme kendini,iyi giyin blogcum...

*Aşağıdaki video ve şiirde tüm çocuklara...Ve onları çok seven,onların mutluluğu için birşeyler yapma çabasında,düşüncesinde olan tüm ebeveynlere gelsin...


Çocuk İstismarına Hayır ! Lütfen Paylaşalım...


Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim

kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden

ölümsüz ağaçlar dikecekler


Nazım Hikmet

28 Kasım 2010 Pazar

VE TATİL VE ÇOCUK VE SABIR VE....


Gezi/anı yazısı yazmak keyifli...Yazarken tekar yaşamak o anları...
En başta söylediğim gibi;Sadece yazdım...'Sade'ce yazdım...Yorumlarınıza çok teşekkür ederim...
.
Özellikle 2 çocuklu tatil nasıl oluyor merak edilmiş?Buyurunuz,okuyunuz,çocuklu tatil anıları...
Yanında da büyüklere masallar:)

İşin içinde çocuk oldu mu,yaşanılan her an büyük bir şölen/tören?..İster evde olun,ister çarşıda pazarda, isterseniz de tatilde turlarda?..Çocuk var ise işin içinde,akisyonun biri bin para!? Bugüne kadar pek çok tatil yaptık...Her yaşın ayrı güzelliği/zorluğu vardı,çoğunluk tatil dediğimiz günler koşturmaca içerisinde geçiyordu...Ah evlat! Bir ömür koşturabilirsiniz peşinden!Sonuç?;Yorgun ama mutluyduk!
İşin aslı ikizlerimiz olduğu günden beri koşturuyoruz biz,yeter ki o tempoya bir kez alışın..Kesinlikle pratik kazanıyorsunuz,tekrarlayarak öğreniyorsunuz her şeyi...

Neyse konumuza gelelim;6,5, yaşında 2 çocukla tatil ayrıntılarında sıra;

Çocuklarla tatile çıkınca;Şunu yapın yada bunu yapmayın diyemem elbet,ne haddime?Her türlü ilişkide olduğu gibi buda da ne bir tek doğru var,ne de yanlış? En önemlisi çocuğunuzu tanımak,öngörüyü yüksek tutmak ve tepkilerinizi belirlemek....
Zira insan ne yaşayacağını biraz da kendisi belirliyor...Olaylar karşısında ne tepki vereceğiniz,nasıl davranacağınız...Ya da karşılama şekliniz,sonucu belirliyor...Ve mizacınız!...Ben mi??Sabırlıyım!..Belki haddinden fazla!..Genel kanı bu,ben söylemiyorum....
(Tamam arada var benimde cozuttuğum anlar ama 'biz tek çocukla senden daha fazla şikayet ediyoruz sen 2 çocukla erdin mi arkadaşım?'diyorlar ya bana o zaman hımm diyorum demek ki var bir gerçek payı?
Nihayetinde;Yaa sabır! çekerek aldığımız derin nefeslerle yaşıyor,gerektiğinde nirvanaya ulaşıyoruz değil mi?:)
Aslında çok da bir seçeneğimiz yok!Olmasında zaten?Neyi seçeceksin?
İnsan hiç evlatlarından vazgeçer mi?Anneyiz hepimiz, bilmez miyiz ne zor iştir bir çocuğu büyütmek? Nasıl bir sevdadır annelik...Koşulsuz şartsız severiz, kölesi oluruz,sevginin en katışıksız en saf halini tattığımız başka kim vardır ki bu dünyada? E haliyle alışkanlık yapar bağımlısı oluruz:)Çok şükür!

(Konuya da bir giremedim ya tebrik ediyorum kendimi!)

Öncelikle denemeden ne yaşayacağımızı bilmediğimiz ama iyi/kötü çocuklarımızın huylarını bildiğimiz için
Onlara fark ettirmeden çocukları paylaştık;
Kızım,oğluma göre daha zor mizaçlı...Zorları seven kim?(Anne!?:)
Oğlum,kızıma göre daha sakin...Sakin kiminle anlaşır?Sakinle.(Baba!:)

Olabilecek en rahat tatil paketlerinden birisini tercih ettik...
Konaklama: 4 gece 5 gün süren tatilde hergün farklı bir şehir görmek,farklı bir otelde konaklamak yerine sadece Roma'da kaldık...Böylece çocuklar için otel odası geçici de olsa ev görevi gördü;HUZUR!

Günü birlik gezilerle başka şehirlere giderken,yolda;
-bol ama çok bol muhabbet?
-soru/cevap/bilmece oyunları..
-Mutlaka küçükde olsa bir defter ve kağıtki resim çizebilsinler(çok şükür çok seviyor ikisi de hala en büyük kurtarıcımız)
-Oğlum için sadece çok gerekli!durumlarda babasının cep tlf.dan oyun!:(
-Bazen -yolculuk sırasında-uyuyor numarası?Evet itiraf ediyorum özellikle kızımda işe yarıyor:P
-Ve sonsuz sabır,ilgi,anlayı,sonra yine sabır!Yani her ne kadar gözümüz/aklımız michelangeloda,şaraplarda,tarihte vs.de olsa da?:)çocuklarımızdan ilgiyi eksik etmedik en azından o hissi verdik:)
Ama yok,yok o kadar da hakkını yiyemem evlatlarımın...Genel olarak sakin ve uyumlu çocuklarım...
Her çocuğun yapacağı/yaptığı kadardı onların ki de?
Hatta bazı günler öyle çok yürüdük ki,biz bile dayanamazken,onlar o minicik ayakları ile nasıl dayandılar hayret ettik...Tabii ki 'Harikasınız,sizinle gurur duyuyoruz!'vs.şeklinde verdik gazı,verdik gazı, bol,bol:))

Çocukla tatil yaratıcı olmak demek?
Yemek yerken lokantada vs.sakin durmaları gereken yerlerde ise kurduğum şu cümle ki nasıl akıl ettim,nasıl kullandım Atamı böyle bir durum için hala şaşkınım?;'Lütfen! siz Atatürk çocuklarısınız,burada Türkiye'yi ve Atatürkü temsil ediyorsunuz,ona yakışacak şekilde davranın!?Hııı?Nasıl yani???
Cümlenin içinde Atatürk geçince duraksadılar bir müddet ama kısa bir süre etkili oldu,olmadı değil!

Dedim ya çocuklarınızı tanımak en önemlisi;Çok gaza geliyor bizimkiler,görev adamlarım benim...
Öyle önemliki onlar için kendilerini anne babaya ispatlamak,aferin almak ve en önemlisi başardıkları her işi sonunda diğer kardeş üzerine 'Ben başardım' diye baskı kurmak için kullanmak?ah işte ikizlerin dünyası!


Ve gerektiğinde eksileri artıya çevirmek? 
BKNZ:BENCİL DEĞİL SENCİL YAKLAŞIM!

-Tur rehberimizin peşinde sokak, sokak dolaşırken oğluma;
''Eren'cim senin yön bulma duygun çok kuvvetli lütfen benim için gezdiğimiz sokak ve caddelere dikkat edermisin?Dönüşte buralardan tek başımıza geçeceğiz ve ben senin yardımın olmadan bu işi başaramam!?''
İşte sihirli cümle budur ve bir çok kez sonuç başarılı olmuştur.:)

Ya da kızıma;
''Elif'cim biliyormusun gideceğimiz Sistina Şapelinin duvarlarında tıpkı senin yaptıkların gibi resimler varmış...
Biliyorum seninkiler çok daha başarılı ama yine de bir bakalım birlikte, belki yanlış bulduğun  yerleri düzeltmelerini söyleyebilirsin!?:)''






Ve elbette çocukla tatil küçük süprizleri göze almak demek!?

Floransadayız;Akademi müzesinde;Michelangelo'nun ünlü davut heykelini gördü kızım ve;
'Annneee heykelin pipi'sine baaaaak!!??? şeklinde muzip bir çığlık attı!!!
(O an müzede değil 'yerebatan' sarayındaydım:)










Nerede kalmıştık?
Napoli/Pompei: Roma/Napoli arası 2,5 saat,ilk durak Pompei...





                                                                                                                                                                 Pompei ve orada yaşanılan trajedi hep ilgimizi çekmişti...Malum;Pompei şehri, 24 Ağustos 79..... tarihinde Vezüv yanardağının patlaması sonucunda tamamen yok olmuş,200 bini aşkın insan hayatını kaybetmiş,patlamada çıkan kül ve lav karışımı insanların ve eşyalarının üzerini bir örtü gibi kaplamış ve oksijenle ilişkisini kesmiş.Bu nedenle kalıntılar günümüze kadar yok olmamış...Roma kent yaşamından kalıntılar,yollar,evler,insanlar:( Taşlaşmış insan bedenleri var bir çok yerde...Ancak sadece iki tanesi gerçek,diğerleri aynı formda yapılmış heykeller,onların asılları ise kent müzesinde imiş....
Çocuklara -haliyle- heykel olduklarını söyledik...
Çok fazla foto eklemeyeceğim,görüntüler çok kötü olmasa da rahatsızlık verici:(

*Napoli için ne anlatsam?Aklımda kalan sadece çöplerdi desem?Çöp toplama yok Napoli'de,bu yüzden de her köşe başı,her direğin dibi hiç abartısız en az 25-30 adet çöp poşeti:(
Çöp toplama işinin Mafya'nın elinde olduğunu,onların da kendileri haricinde toplayanları vurduklarını öğrendik?-şaka gibi-?

Son gün, pazar günü serbest zamandı,bizde o günü çok methini duyduğumuz Piazza Navona'ya ayırdık..

Piazza Navona aslında büyük bir meydan...
Performans sanatçılarının,ressamların,müzisyenlerin şenlendirdiği...
Roma'nın bir çok yerinde olduğu gibi bura da da görkemli havuzlar bulunmakta...Özellikle ünlü heykeltraş Bernini'nin eserleri görülmeye değer...

Çevrede alışveriş yapabileceğiniz pek çok dükkan ve uzun süre keyifle oturup yemeğinizi yiyip,kahve'nizi içebileceğiniz cafe'ler var....

Ama özellikle performans sanatçılarının gösterileri çocukları da bizi de eğlendirdi...

Ve tatil biter...Köylü köyüne evli evine döner:))

Daha bir çok ayrıntı var anlatılacak,not alınacak ama adı üstünde ayrıntı...Onlarda rüyalara/bana kalsın...


VEEEEEE....
Keyifli bir pazar olsun blogcum...Tatlı mı tatlı birde:)))
Hadi buyrun hep birlikte:))))