Bugün üzgünüm...Ya da kırgınım diyelim biz ona...
Belli bir sebebi de yok aslında? Yada var da yer bulamıyor kendine bu iş güç arasında?
Geçer elbet...Hatta şu yazının sonuna kadar bile dayanmaz?
Ve hatta yazmaya başlarken,kelimeler aklımdan geçerken,duygularımı yazarken ve yazarken temizlenirken hatta...
Sabah sakin uyandım...Sakindim yani... Sanırım?
Hep aynı tatlı telaşe..Uyanın uyanın ey ev ahaliii...
Elif'im...Çıtır kızım,çitlembiğim,sabah şekerim,uykusuzum?...
Onunla pek bir problemimiz yok,en azından bu konuda:)
Kızlar çok daha uyumlu ve söz dinler bir tabiatta oluyor ama erkekler?
Erkekler doğuştan: hem isyankar, hem yaramaz, hem inatçı, hem rahat, hem gamsız, hem vs.vs.vs:)
Birisine;Kızım dur hemen atlama!..Birisine hadi oğlum kalk artık,kıpırdansana vs. şeklinde uğraşıyoruz!
Ama...Çok şükür diyorum yine de çok şükür!
Sonra;Eskilere takılıyorum bazen...Alakasız ayrıntılarda yer buluyor kendine yürek yaralarım...
Düşünüyorum...Düşünüyorum...Düşünüyorum...Soruyorum; Eskide kalanlar hiç eskimez mi?
Bir de yorgunluk ile bezginlik arası gidip geliyorum...İş,güç bitmiyor...Ama beni bitiriyor...
Sonunun güzel olacağını bilsem de bazen sabrım tükeniyor!
Tabi birde kendi kafamdan çektiklerim var? 'Rahat'olaMamaktan muzdaripim?
Herşeye atlayan, ben yaparım, üstesinden gelirim diyen bu bünye;Didiniyor,uğraşıyor ve en sonunda?................................................................................
Bu yüzden dün mola verdim,mola mı dostlarımla keyifli bir bahçede çeşnilendirdim...
Şimdi çok şükür daha iyiyim...
Ha bir de hepsinin üzerine abimler gelemiyor:(
Bu durum da üzdü beni çünkü çok özledim...O da çok üzüldü sözlerinden bildim...
Kısmet? İş rastlığı olsun,huzur olsun, tek dert bu olsun, ben beklerim........
Yani bu anneler günün de yalnızım...Yalnızlığımı paylaştığım babam,eşim ve çocuklarım...
Hani ''var gibi görünenler aslında yoktur da, yok gibi görünenler aslında vardır'' ya...
Yok olsada hep var olanımın yanındayım...
Yine güçlüyü oynayıp,yine yaşımı içime akıtıp,elimde bir buket çiçek,dilimde dua anneme gideceğim...
Sonra.....
Sonra hayat devam edecek...........
..................................................................................................................................
Ve bir hoşluk:)
Kaç gündür yazacağım yazamadım...
Bizim gurubun yani Bursalı Anneler'in Zafer Plaza'da 03-11 Mayıs tarihleri arasında Anne-Çocuk Fotoğraf sergimiz ve 07 Mayıs saat 18.30'da da defilemiz var..Yolunuz düşerse bekleriz efendim:)
Bol 'dinlenmeli' bir hafta sonu yaşayalım inşallah!:))
BEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Mayıs 2010 Cuma
3 Mayıs 2010 Pazartesi
BEN HALLERİ...
Bu aralar ben;
'İşçi'yim:Ev kadını formundan çıkıp,koli sorunsallarımı aşıp,evin paketleme kısmında mesaideyim...
'Yorgunum ama becerikliyim': Bugün de salonu bitirmek üzereyim, birazdan ''çok güzel hareketler bunlar,bir daha,bir daha,başlıyor şimdi mutfaktaaaa'' diyerek mutfağı dökeceğim?
'Sabırlıyım':??? .........................
Hala 'kitap kurdu'yum: Onca işin arasında inatla okuyorum...
Şu sıra elimdekiler;Elif şafak/Med-cezir ve -tüm söylenilenlere rağmen-,İclal Aydın/Kağıt Kesikleri...
İclal? Tanımlayamadığım bir şekilde bağlıyım ona? Duvarı nem,insanı gam günlerimin sessiz tanığı...İyi geliyor,hislerime tercüman oluyor çoğu zaman...Sessiz ve derinden,incitmeden,incinmeden hem de...
'Üzgün'üm: Bir sürü okunası yazı,bir sürü paylaşılası hayat var iken,bu aralar hiç bir blog dostuma ses veremiyorum...Vakit olsa bütün yorumlar sizin arkadaşlar,döneceğim,lütfen beni bir süre daha idare edin...
'Mutlu'yum:Geri sayım başladı şafak 15 :)
'Dost'um: İkiz annelerimle 'iyi ki ikiziz' 2.buluşmasında coştum...
'Hayırlı Gelin'im: Bağ,bahçe,brunch keyfi...
'Eş'im: Eşim benzerim yok...
'Anne'yim: Bir bakışa bir gülüşe kurban...
'Ve güzel olduğum kadar'..............
:))
'İşçi'yim:Ev kadını formundan çıkıp,koli sorunsallarımı aşıp,evin paketleme kısmında mesaideyim...
'Yorgunum ama becerikliyim': Bugün de salonu bitirmek üzereyim, birazdan ''çok güzel hareketler bunlar,bir daha,bir daha,başlıyor şimdi mutfaktaaaa'' diyerek mutfağı dökeceğim?
'Sabırlıyım':??? .........................
Hala 'kitap kurdu'yum: Onca işin arasında inatla okuyorum...
Şu sıra elimdekiler;Elif şafak/Med-cezir ve -tüm söylenilenlere rağmen-,İclal Aydın/Kağıt Kesikleri...
İclal? Tanımlayamadığım bir şekilde bağlıyım ona? Duvarı nem,insanı gam günlerimin sessiz tanığı...İyi geliyor,hislerime tercüman oluyor çoğu zaman...Sessiz ve derinden,incitmeden,incinmeden hem de...
'Üzgün'üm: Bir sürü okunası yazı,bir sürü paylaşılası hayat var iken,bu aralar hiç bir blog dostuma ses veremiyorum...Vakit olsa bütün yorumlar sizin arkadaşlar,döneceğim,lütfen beni bir süre daha idare edin...
'Mutlu'yum:Geri sayım başladı şafak 15 :)
'Dost'um: İkiz annelerimle 'iyi ki ikiziz' 2.buluşmasında coştum...
'Hayırlı Gelin'im: Bağ,bahçe,brunch keyfi...
'Eş'im: Eşim benzerim yok...
'Anne'yim: Bir bakışa bir gülüşe kurban...
'Ve güzel olduğum kadar'..............
:))
20 Nisan 2010 Salı
KUTULU TRAJEDİ...
TRAJEDİ
Bütün kadınlar sonunda annelerine benzerler.Onların trajedisidir bu.
Hiç bir erkek sonunda annesine benzemez.
Bu da erkeklerin trajedisidir.
Oscar Wilde.
Evet gün geçtikçe rahmetli anneciğime benziyorum...
Ama bundan gurur duyuyorum, yukarıdaki beni gülümseten söylemin aksine...
Çok marifetli,çok becerikli,çok kadın gibi kadındı benim annem...
Ah keşke onun kadar becerikli olabilseydim...Kötü değilim,yaptığımı yediririm,diktiğimi giydiririm, tebrikleri zevkle kabul ederim ama içten içe işin pirinin kim olduğunu bildiğim için de kendimi bir türlü olmuş hissetmem hala...
Neyse;yine de ucundan kıyısından bulaşmış bir şeyler çok şükür:)
Şimdi de tıpkı onun gibi toplanıyorum...Tıpkı annem gibi...
Taşıma şirketindekilere iş bırakmamacasına hemde ondan gördüğüm gibi:)
Toplanıyorum,aman Allahım kendime inanamıyorum!
Ben ki; eşyaların hep dolaşım halinde olmasına inanmışımdır...
Ben ki; bu uğurda elimde avucumda ne varsa dağıtmışımdır...
Ben ki....
Meğer;bir ben varmış bendeee, benden içeruuu:)
Meğer;Ne çok eşyamız,ıvır zıvırımız varmış?
Meğer;Bizdeki bu eşyalarla 5 japon ailesi rahatlıkla yaşarmış:))
Çocukların odası,oyun odası,yatak odası nispeten bitti...Topladım ama tabi ki benim topladığım dolap içleri...
Zira mümkünse değmesin yatağıma, yorganıma,kıyafetime,yastığıma taşıma şirketlerindekilerin eli!
Sırada kitaplarım(mız)var...Ki onlar da en az kıyafetlerimiz kadar değerli!
Mutfağı da biraz elden geçiririm...
Geriye kalıyor bir salon...Ohoo orada da annemden kalma yadigarlarım var,antika fincanlarım,tabaklarım vs.ki onlar kokusunu izini taşır anneciğimin ah hepsinden değerli....
Ne kaldı geriye?
Olsun kırılmasın hiç bir 'anı'm...
O yüzden kaç günlerdir dilimde aynı kelime,aynı cümle var madde bağımlıları gibi;
Kutu,kutu,kutu bulun banaaaa....Kutuuuu,kutu,kutu veriiiiiiin:))
Bütün kadınlar sonunda annelerine benzerler.Onların trajedisidir bu.
Hiç bir erkek sonunda annesine benzemez.
Bu da erkeklerin trajedisidir.
Oscar Wilde.
Evet gün geçtikçe rahmetli anneciğime benziyorum...
Ama bundan gurur duyuyorum, yukarıdaki beni gülümseten söylemin aksine...
Çok marifetli,çok becerikli,çok kadın gibi kadındı benim annem...
Ah keşke onun kadar becerikli olabilseydim...Kötü değilim,yaptığımı yediririm,diktiğimi giydiririm, tebrikleri zevkle kabul ederim ama içten içe işin pirinin kim olduğunu bildiğim için de kendimi bir türlü olmuş hissetmem hala...
Neyse;yine de ucundan kıyısından bulaşmış bir şeyler çok şükür:)
Şimdi de tıpkı onun gibi toplanıyorum...Tıpkı annem gibi...
Taşıma şirketindekilere iş bırakmamacasına hemde ondan gördüğüm gibi:)
Toplanıyorum,aman Allahım kendime inanamıyorum!
Ben ki; eşyaların hep dolaşım halinde olmasına inanmışımdır...
Ben ki; bu uğurda elimde avucumda ne varsa dağıtmışımdır...
Ben ki....
Meğer;bir ben varmış bendeee, benden içeruuu:)
Meğer;Ne çok eşyamız,ıvır zıvırımız varmış?
Meğer;Bizdeki bu eşyalarla 5 japon ailesi rahatlıkla yaşarmış:))
Çocukların odası,oyun odası,yatak odası nispeten bitti...Topladım ama tabi ki benim topladığım dolap içleri...
Zira mümkünse değmesin yatağıma, yorganıma,kıyafetime,yastığıma taşıma şirketlerindekilerin eli!
Sırada kitaplarım(mız)var...Ki onlar da en az kıyafetlerimiz kadar değerli!
Mutfağı da biraz elden geçiririm...
Geriye kalıyor bir salon...Ohoo orada da annemden kalma yadigarlarım var,antika fincanlarım,tabaklarım vs.ki onlar kokusunu izini taşır anneciğimin ah hepsinden değerli....
Ne kaldı geriye?
Olsun kırılmasın hiç bir 'anı'm...
O yüzden kaç günlerdir dilimde aynı kelime,aynı cümle var madde bağımlıları gibi;
Kutu,kutu,kutu bulun banaaaa....Kutuuuu,kutu,kutu veriiiiiiin:))
Etiketler:
ANNEM,
BEN,
BUNLARI SEVDİM,
HATIRDA KALSIN,
İÇ SES
2 Mart 2010 Salı
19 Şubat 2010 Cuma
HASTA YAZI...
Bu hafta nasıl geçiyor hiç anlamadım?
Babamın son dr.kontrolleri vardı,bizdeydi bir kaç gündür...E torunları da özlemiş...Maşallah bir şey çıkmadı...Ve ne garip bir psikolojidir ki? Babam bu durumu''Eyvah ne yapacağız şimdi?''şeklinde karşıladı...Hani emardı,tahlildi vs.derken bir hayli masraf olduya sanki karşılığı bu olmamalıymış gibi?:))
Kuzularım hasta oldu sırayla...Önce kızım,sonra oğlum,klasik artık biz de ardı ardına:(
Tam kızım iyileşti,okula gitti biraz ben de dinlenirim derken dün öğlene doğru okuldan gelen telefonla bu sefer de oğlumu alıp dr.umuzun yolunu tuttum...
Ateş yok,boğaz ağrısı,nezle vs.şikayetler yok..Sadece istifra:( Bu ara salgınmış zaten,mide-bağırsak enfeksiyonu...Bize de gelmiş hoş gelmiş sefa gelmiş...
Bey zaten hastaydı bir kaç gündür,ardından çocuklar, bense -her zaman ki gibi?-ayakta geçiriyorum:( Yut hapı dolan,en azından yıkılma ayakta kal? Başım çatladı dün mesela,kaç tane ağrı kesici yuttum akşama kadar.Ancak açıldı gözüm.
Neyseki geceyi sakin geçirdik...Ve bu sabah güneşli ve güzel bir sabaha uyanmanın tadı eşliğinde baba,oğul, anne üçlüsü olarak-ama okuldaki prensesin yokluğuyla biraz mahsun- yaptık sabah kahvaltımızı...
Nitekim son durum;Şükür bugün daha iyiyiz:)Anne oğul evdeyiz,bekleriz:)
Babamın son dr.kontrolleri vardı,bizdeydi bir kaç gündür...E torunları da özlemiş...Maşallah bir şey çıkmadı...Ve ne garip bir psikolojidir ki? Babam bu durumu''Eyvah ne yapacağız şimdi?''şeklinde karşıladı...Hani emardı,tahlildi vs.derken bir hayli masraf olduya sanki karşılığı bu olmamalıymış gibi?:))
Kuzularım hasta oldu sırayla...Önce kızım,sonra oğlum,klasik artık biz de ardı ardına:(
Tam kızım iyileşti,okula gitti biraz ben de dinlenirim derken dün öğlene doğru okuldan gelen telefonla bu sefer de oğlumu alıp dr.umuzun yolunu tuttum...
Ateş yok,boğaz ağrısı,nezle vs.şikayetler yok..Sadece istifra:( Bu ara salgınmış zaten,mide-bağırsak enfeksiyonu...Bize de gelmiş hoş gelmiş sefa gelmiş...
Bey zaten hastaydı bir kaç gündür,ardından çocuklar, bense -her zaman ki gibi?-ayakta geçiriyorum:( Yut hapı dolan,en azından yıkılma ayakta kal? Başım çatladı dün mesela,kaç tane ağrı kesici yuttum akşama kadar.Ancak açıldı gözüm.
Neyseki geceyi sakin geçirdik...Ve bu sabah güneşli ve güzel bir sabaha uyanmanın tadı eşliğinde baba,oğul, anne üçlüsü olarak-ama okuldaki prensesin yokluğuyla biraz mahsun- yaptık sabah kahvaltımızı...
Nitekim son durum;Şükür bugün daha iyiyiz:)Anne oğul evdeyiz,bekleriz:)
16 Şubat 2010 Salı
BİR KADIN...
Bir varmış bir yokmuş...İki azmış, bir çokmuş.
Yağmur yağmış göklerden, gözler yağmura eşlik etmiş,
Göz yaşı dediğin nedir ki? Sözler dökülmüş yürekten,anılar peşi sıra gitmiş.
Bir kadın var...
Bir kadın.
Kendine göre bir kadın bu...
Kendi halinde yaşar gider hırsı yok,telaşı yok...
Zamanla alıştı kendine,kendi ışığının içinde yaşamaya, gözü tok...
Umutlandı, mutlandı çoğu zaman...
Mutluluğundan yaralandı sonra...
Sezmekte ve susmakta ustalaştı yüreği...
Korumak için kendini,
Korkar oldu huzurunu dillendirmeye, sebebi çok...
Yüzün de sakin bir ifade var.
Gözleri mutlu bakıyor,hatta bir çocuk masumluğu ve unutkanlığın da?..
Yine de hüzün çokca geçmiş o gözlerden belli.
O yüzden bazen nemli, bazen terelelli?:)
Bakan göze göre değişiyor duruşu,
Kimisine yakın, kimisine uzak...
Nice ağır yükler vardı ruhunun için de...
Nice acılar,nice hasretler,
Kader denir,keder denir adına....Ah bir garip tuzak?
Bir zamanlar geçmiş kendinden...
Ama bir an vazgeçmemiş sevmekten,direnmekten..
'Sessiz' gururu aykırı gelmiş kimine?
Denemiş,izlemiş,beklemiş...
Ve günün birinde anlamış kadın; Yöntem bu? Hep böyle? Değişmeyecek!
Bu durumda?..
Bırakmış hepsini ardın da,silmiş,gülmüş,susmuş kadın...
Bitmemiş işler gibi kalmış hevesler yarım yamalak kursak ta:)
Hayatı da,insanları da delicesine sevmiş yine de...
Emek vermek,çokca sevmek,sevilmek,paylaşmak olmuş hep işi...
Güzel midir? Bilinmez?
Sevgiyle bakan göz için ' o ' bu dünyadaki en güzel dişi:)
Önce kendini doğuranı sevmiş,sonra doğurtanı,ondan önce gelip ona yol açanı da...
Sonra yol arkadaşını bulmuş onu da çok sevmiş,onu sevdiği için kendini daha da çok!
Aşkı tanımış;
Erkeğin mutluluğu 'istiyorum' olmuş,kadının mutluluğu 'istiyor':)
Kendin den öte sevmiş sonra, anne olmuş...
Acıya, derde, kedere, siper etmiş kendini Eren olmuş,
Taviz vermemiş doğrudan,yalana,hayata karşı dimdik durmuş Elif olmuş...

'Bir varmış,bir yokmuş' diye başlamış tüm masallar...
Mutlu bir masalmış onunkisi...
Ve 'Kadın' yine 'susmuş'...
:)))
Yağmur yağmış göklerden, gözler yağmura eşlik etmiş,
Göz yaşı dediğin nedir ki? Sözler dökülmüş yürekten,anılar peşi sıra gitmiş.
Bir kadın var...
Bir kadın.
Kendine göre bir kadın bu...
Kendi halinde yaşar gider hırsı yok,telaşı yok...
Zamanla alıştı kendine,kendi ışığının içinde yaşamaya, gözü tok...
Umutlandı, mutlandı çoğu zaman...
Mutluluğundan yaralandı sonra...
Sezmekte ve susmakta ustalaştı yüreği...
Korumak için kendini,
Korkar oldu huzurunu dillendirmeye, sebebi çok...
Yüzün de sakin bir ifade var.
Gözleri mutlu bakıyor,hatta bir çocuk masumluğu ve unutkanlığın da?..
Yine de hüzün çokca geçmiş o gözlerden belli.
O yüzden bazen nemli, bazen terelelli?:)
Bakan göze göre değişiyor duruşu,
Kimisine yakın, kimisine uzak...
Nice ağır yükler vardı ruhunun için de...
Nice acılar,nice hasretler,
Kader denir,keder denir adına....Ah bir garip tuzak?
Bir zamanlar geçmiş kendinden...
Ama bir an vazgeçmemiş sevmekten,direnmekten..
'Sessiz' gururu aykırı gelmiş kimine?
Denemiş,izlemiş,beklemiş...
Ve günün birinde anlamış kadın; Yöntem bu? Hep böyle? Değişmeyecek!
Bu durumda?..
Bırakmış hepsini ardın da,silmiş,gülmüş,susmuş kadın...
Bitmemiş işler gibi kalmış hevesler yarım yamalak kursak ta:)
Hayatı da,insanları da delicesine sevmiş yine de...
Emek vermek,çokca sevmek,sevilmek,paylaşmak olmuş hep işi...
Güzel midir? Bilinmez?
Sevgiyle bakan göz için ' o ' bu dünyadaki en güzel dişi:)
Önce kendini doğuranı sevmiş,sonra doğurtanı,ondan önce gelip ona yol açanı da...
Sonra yol arkadaşını bulmuş onu da çok sevmiş,onu sevdiği için kendini daha da çok!
Aşkı tanımış;
Erkeğin mutluluğu 'istiyorum' olmuş,kadının mutluluğu 'istiyor':)
Kendin den öte sevmiş sonra, anne olmuş...
Acıya, derde, kedere, siper etmiş kendini Eren olmuş,
Taviz vermemiş doğrudan,yalana,hayata karşı dimdik durmuş Elif olmuş...

'Bir varmış,bir yokmuş' diye başlamış tüm masallar...
Mutlu bir masalmış onunkisi...
Ve 'Kadın' yine 'susmuş'...
:)))
Etiketler:
AŞKIM,
BEN,
HİÇ,
İÇİMDEN GELDİ,
KARİKATÜR YORUM,
ZUZULARIM
30 Eylül 2009 Çarşamba
DOLMA...

Elimde bıçak içlerini temizliyorum,özenle çekirdeklerini çıkartıyorum,kenarlardaki lif'e benzer çıkıntılarını da...
Çekirdekler;sözler,söylenenler...Çıkıntılar ise;İçim de birikenler...
Önce bol suda yıkıyorum için(m)i,dışın(m)ı...
Sonra soğanı soyuyorum, göz yaşlarıma en uygun kılıfı...
Maydonoz,olmazsa olmaz? Her işe karışan ve kendine paye çıkaranları da katıyorum içine...
Sırada domates veya salçası; İkisi de gözlerim gibi kan kırmızı...
Pirinç taneleri de ettiğim dualar oluyor...Sayısı yok,göz kararı...
Kıyma az yağlısından...Kıyım,kıyım içim gibi...
Acısı,çeşnisi tadı,tuzu...O yüzden en son da,biberi,yağı,tuzu...
Şimdi hepsini karıştırma,karışma zamanı...
Dolma içleri dolarken bir, bir...
Ben içimi boşaltıyorum, ağlıyorum...
Yok,yok nedenini anlatmıyorum...
Yaptığını yaparsam? Farkım kalır mı?
Susuyorum...Rabbim,bir tek sana sığınıyorum.
*Az önce ard arda,hem aşkım,hem can arkadaşım aradı.
Koca bey kıyamıyor bana,sinmedi içine sabah ki konuşmadan sonra 'nasıl oldun?'diye yine aradı.Ah koca adam;Allahım seni benden,beni senden,çocuklarımızı da bizden ayırmasın inşallah.Hem sevdiğim,hem kızdığım,hem güldüğüm,hem ağladığımsın...İyi ki yanımdasın.
Ve can arkadaşım,bal arım,Melis'im...
Kesin hissediyor,malum oluyor kesin...Şimdi'O'na gidiyorum,bugünlük bu kadar,yarın hala buralardaysam ve bunu da atlattıysam daha yazılacak çok yazım,yapılacak çok işim var...
'Tek gerçek yazılanların doğruluğu,yalan ise her şeyin yazılmış olduğu' biliyorum.
29 Eylül 2009 Salı
NE OLACAK HALİM ?
Geçenler de yanlış bir yola girmiş ve arabamızı bir güzel ziftlemiştik:(
Malum güzel yurdumun güzel belediyeleri böyle durumlar için bir uyarı levhası koymadığından farkettiğimiz de iş işten geçmişti...Neyse konu o değil tabi, olan oldu,araba servise verildi şu gün şu saatte alınacak diye sözleşildi.Dün sabah için saat 10:00 demişler di,-ki ben 10:30 da gittim- birazdan hazır olacak dediler, oturttular bir köşeye bekliyorum...Yarım saat,bir saat,uzadı da uzadı...Dükkanın yeri de öyle ters hani çıkıp dolaşayım desen gidilecek bir yer yok,izmir yolu üstünde...Gazete,kitap ne bulursam okudum hatta araba cilalarının kutularını bile:( Üşüdüm,acıktım ve başkaları? vs....Sinirlendim tabii;saat 13:00'e geliyordu artık!Ben içimden nasıl söyleniyorum ama? Mutlaka iki çift laf söylemeliyim!Böyle sorumsuzluk olmaz!Burada beklediğim saatte neler yapardım,hiç olmazsa iş uzayacak diye haber verseydiniz vs. vs.vs!!!!!
Neyse sonunda beklenen oldu ve 13:15 itibari ile araç geldi...Ben gayet ciddi bir ifadeyle hatta biraz somurtuk çıktım beklediğim odadan,emin adımlarla ilerledim ilgili şahsa doğru ve...
-Elinize,emeğinize sağlık ne güzel olmuş...dedim?
-Biraz beklettik ama... dediler
-Olsun canım ne olacak? Zaten araba da çok batıktı.... Diyerek bir de suçu üstlendim??
Servisten ayrılıp yola çıktığımda bu sefer kendime söyleniyordum!!!!!!!
Tabii öğlen oldu,mide aç,gözüm döndü...Hesapta rejimdeyim -ya da en azından dikkat ediyorum diyelim-ama deli gibi bir şeyler yemek istiyorum...Gideceğim yerden önce bir kafe-pastane tarzı bir yere uğrayıp tatlı bir şeyler yemem lazım,hatta ilk tahanlılar ilişti gözüme...Hah dedim budur battı balık yan gider,sonra tam yerime geçecektim ki;Kumru yapıyorlarmış?Alllaaah boş ver tahanlıyı kumru olsun:)
Kumru sandıvıçim geldi?İçinde sadece kırpık sosis parçaları ve 3 ince dilim domates var!Ne mayonez+ketçap,ne de en önemli malzemesi salatalık turşusu???!!!!
Bu sefer kesin susmayacağım ne bu yaa?
Tipimden mi anlıyorlar? O kadar mı ses çıkarmaz görünüyorum? vs.vs vs.
5 dk.sonra; o garip şeyi bir güzel yemiş, kasada hesabı ödeyip,hayırlı işler diliyordum:((
Ama ben hep böyleydim,böyleyim...
Ve biliyorum ki değişmeyeceğim.
Şimdi dert mi bu? Ya da buralara yazılacak konu mu?
Belki evet,belki hayır...
Sadece tek bir soru;Ne olacak halim?
Malum güzel yurdumun güzel belediyeleri böyle durumlar için bir uyarı levhası koymadığından farkettiğimiz de iş işten geçmişti...Neyse konu o değil tabi, olan oldu,araba servise verildi şu gün şu saatte alınacak diye sözleşildi.Dün sabah için saat 10:00 demişler di,-ki ben 10:30 da gittim- birazdan hazır olacak dediler, oturttular bir köşeye bekliyorum...Yarım saat,bir saat,uzadı da uzadı...Dükkanın yeri de öyle ters hani çıkıp dolaşayım desen gidilecek bir yer yok,izmir yolu üstünde...Gazete,kitap ne bulursam okudum hatta araba cilalarının kutularını bile:( Üşüdüm,acıktım ve başkaları? vs....Sinirlendim tabii;saat 13:00'e geliyordu artık!Ben içimden nasıl söyleniyorum ama? Mutlaka iki çift laf söylemeliyim!Böyle sorumsuzluk olmaz!Burada beklediğim saatte neler yapardım,hiç olmazsa iş uzayacak diye haber verseydiniz vs. vs.vs!!!!!
Neyse sonunda beklenen oldu ve 13:15 itibari ile araç geldi...Ben gayet ciddi bir ifadeyle hatta biraz somurtuk çıktım beklediğim odadan,emin adımlarla ilerledim ilgili şahsa doğru ve...
-Elinize,emeğinize sağlık ne güzel olmuş...dedim?
-Biraz beklettik ama... dediler
-Olsun canım ne olacak? Zaten araba da çok batıktı.... Diyerek bir de suçu üstlendim??
Servisten ayrılıp yola çıktığımda bu sefer kendime söyleniyordum!!!!!!!
Tabii öğlen oldu,mide aç,gözüm döndü...Hesapta rejimdeyim -ya da en azından dikkat ediyorum diyelim-ama deli gibi bir şeyler yemek istiyorum...Gideceğim yerden önce bir kafe-pastane tarzı bir yere uğrayıp tatlı bir şeyler yemem lazım,hatta ilk tahanlılar ilişti gözüme...Hah dedim budur battı balık yan gider,sonra tam yerime geçecektim ki;Kumru yapıyorlarmış?Alllaaah boş ver tahanlıyı kumru olsun:)
Kumru sandıvıçim geldi?İçinde sadece kırpık sosis parçaları ve 3 ince dilim domates var!Ne mayonez+ketçap,ne de en önemli malzemesi salatalık turşusu???!!!!
Bu sefer kesin susmayacağım ne bu yaa?
Tipimden mi anlıyorlar? O kadar mı ses çıkarmaz görünüyorum? vs.vs vs.
5 dk.sonra; o garip şeyi bir güzel yemiş, kasada hesabı ödeyip,hayırlı işler diliyordum:((
Ama ben hep böyleydim,böyleyim...
Ve biliyorum ki değişmeyeceğim.
Şimdi dert mi bu? Ya da buralara yazılacak konu mu?
Belki evet,belki hayır...
Sadece tek bir soru;Ne olacak halim?
8 Eylül 2009 Salı
ZAMANIM GELDİ BENİM...HOŞ GELDİM :))
Önce işaret parmağı ağıza sokulup ıslatılır,sonra da o parmak,tercihan tozlu bir sehpaya o da yoksa düz bir zemine hayali bir çizik atmak için kullanılır.
'Bak şuraya yazıyorum...........???????..........?????' :))))
Ben öyle yazmıyorum ama elimden geldiğince buraya yazıyorum.O yüzden de bazen boşluyorum, vakit ayıramıyorum...
E hep Pc başında oturmakla olmaz değil mi?
Yazmak için de,anlatmak için de yaşamak ve yaşanmışlık gerekir.
Günü yaşamazsam,kenarından bile olsa azıcık tadına bakmazsam ne anlamı olur ki geçen saatlerin?
O yüzden hayata karışmak yine de barışmak,yeni canlar tanımak,candan olmak,can katmak,güzele,sevgiye,aşka sahip çıkmak ama tüm bunların tadını daha bir kavrayabilmek için de; Hüzünlere yer açmak lazım.
Mevlana'nın dediği gibi;
<''Her gün bir yerden bir yere göçmek ne güzel,bulanmadan dupduru akmak ne hoş''
“Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım''
Evet artık yeni bir şeyler söylemek lazım:)
İşte yazıyorum...Hayat olanca güzelliği ve bereketi ile devam ediyor.Dostlar bize geldi,biz dostlara gittik iftarlar açtık.Akrabaları ağırladık,ağırlandık.İnsanın sevdikleriyle yaptığı her güzel şey gibi hiç birisinin tadına doyamadık.
Zuzularım okula döndü.(Onlar okula gidince nihayet ev düzene girdi,toplandı:P)
Geriye,birlikte yapılan bolca resim,puzle,eğlenmece,koşturmaca,keyifli gülüşler kahkahalar bir de küçük insanlarımın kavga anlarının çığlıkları kaldı.Oyun parkları sebebiyle AVM'ler 2.evimiz oldu.Zuzular oralar da oynarken ben,kah koca bey ile baş başa iftarımı açtım,kah gündüz can arkadaş ile muhabbet edip çarşı da dolaştım.
Arada koca beyle kaçtık,soluklandık.'Yeni'nin heyecanın da, neşesin de ortak hayallere daldık,kendimiz,zuzularımız için keyifli planlar yaptık.Konuştuk anlattık,dinledik,paylaştık,en sonun da anlaştık:)
Şimdi şu satırları yazdığım sabahın kör saatlerin de yağmur yağıyor...
Yağmur bereket getiriyor...Her bir yağmur damlasını gökten yere bir melek indiriyor...Balkona çıktım az önce,yüzümü verdim gökyüzüne,tenime değen her damla sevincim oldu.Yan apartman da oturan ve yağmur yağdığı için? aceleyle camlarını kapılarını kapamaya çalışan meraklı komşum yine meraklı ve anlamsız gözlerle baktı bana.Anlam veremedi zahir ne ediyor bu kadın yağmur altın da?
Oysa bilseydi içimde ki coşkuyu?
(Yağmurun sesine baaaak,aşka davet ediyor:)
Aklımdan geçenleri?
(Bir yerde okumuş,yuh! ile karışık gülmüştüm o kişinin mantığına;''Rahmet yağmur oluyorsa, Rahmetlikte yağmurluk olur o zaman.''demişti şahıs?
Ya da;
Tertemiz havayı içime çektiğim her nefeste yenilenişimi?Sonbaharın ilk yağmur damlalarına merhaba deyişimi...
'El alem ne der?'i dert etmese?
Denese?
Bilse?
Ve tıpkı benim gibi; 'Kendini aşma' zamanı gelse:)))
O da yapardı kesin...
Zamanım geldi benim...
Ben de geldim...
Hoş geldim:)
'Bak şuraya yazıyorum...........???????..........?????' :))))
Ben öyle yazmıyorum ama elimden geldiğince buraya yazıyorum.O yüzden de bazen boşluyorum, vakit ayıramıyorum...
E hep Pc başında oturmakla olmaz değil mi?
Yazmak için de,anlatmak için de yaşamak ve yaşanmışlık gerekir.
Günü yaşamazsam,kenarından bile olsa azıcık tadına bakmazsam ne anlamı olur ki geçen saatlerin?
O yüzden hayata karışmak yine de barışmak,yeni canlar tanımak,candan olmak,can katmak,güzele,sevgiye,aşka sahip çıkmak ama tüm bunların tadını daha bir kavrayabilmek için de; Hüzünlere yer açmak lazım.
Mevlana'nın dediği gibi;
<''Her gün bir yerden bir yere göçmek ne güzel,bulanmadan dupduru akmak ne hoş''
“Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım''
Evet artık yeni bir şeyler söylemek lazım:)
İşte yazıyorum...Hayat olanca güzelliği ve bereketi ile devam ediyor.Dostlar bize geldi,biz dostlara gittik iftarlar açtık.Akrabaları ağırladık,ağırlandık.İnsanın sevdikleriyle yaptığı her güzel şey gibi hiç birisinin tadına doyamadık.
Zuzularım okula döndü.(Onlar okula gidince nihayet ev düzene girdi,toplandı:P)
Geriye,birlikte yapılan bolca resim,puzle,eğlenmece,koşturmaca,keyifli gülüşler kahkahalar bir de küçük insanlarımın kavga anlarının çığlıkları kaldı.Oyun parkları sebebiyle AVM'ler 2.evimiz oldu.Zuzular oralar da oynarken ben,kah koca bey ile baş başa iftarımı açtım,kah gündüz can arkadaş ile muhabbet edip çarşı da dolaştım.
Arada koca beyle kaçtık,soluklandık.'Yeni'nin heyecanın da, neşesin de ortak hayallere daldık,kendimiz,zuzularımız için keyifli planlar yaptık.Konuştuk anlattık,dinledik,paylaştık,en sonun da anlaştık:)

Yağmur bereket getiriyor...Her bir yağmur damlasını gökten yere bir melek indiriyor...Balkona çıktım az önce,yüzümü verdim gökyüzüne,tenime değen her damla sevincim oldu.Yan apartman da oturan ve yağmur yağdığı için? aceleyle camlarını kapılarını kapamaya çalışan meraklı komşum yine meraklı ve anlamsız gözlerle baktı bana.Anlam veremedi zahir ne ediyor bu kadın yağmur altın da?
Oysa bilseydi içimde ki coşkuyu?
(Yağmurun sesine baaaak,aşka davet ediyor:)
Aklımdan geçenleri?
(Bir yerde okumuş,yuh! ile karışık gülmüştüm o kişinin mantığına;''Rahmet yağmur oluyorsa, Rahmetlikte yağmurluk olur o zaman.''demişti şahıs?
Ya da;
Tertemiz havayı içime çektiğim her nefeste yenilenişimi?Sonbaharın ilk yağmur damlalarına merhaba deyişimi...
'El alem ne der?'i dert etmese?
Denese?
Bilse?
Ve tıpkı benim gibi; 'Kendini aşma' zamanı gelse:)))
O da yapardı kesin...
Zamanım geldi benim...
Ben de geldim...
Hoş geldim:)
31 Temmuz 2009 Cuma
....uCUNDA....
.bmp)
Parmağımın ucunda asılı,yüreğimi acıtanlar,
az kaldı,düştü düşecek...
Dilimin ucunda kilitli kelimeler,
gereksizler için ziyan edilmeyecek:)
Aklımın ucunda bir küçük ada,
adanın içinde bir koca yürek...
Yüreğin içinde 4 farklı hayat,
hayatların içinde de,temiz ruh var...
Gidiyorum...
Yolumun ucunda deniz,
Denizin ucunda güneş,
Güneşin ucunda huzur,
Huzurun uCUNDA aşk var.
Resim:Bedri Rahmi Eyüboğlu(DÜŞÜNEN KIZ)
28 Nisan 2009 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)