31 Mart 2009 Salı

VAR MI BAHAR GİBİSİ?



Var mı bahar gibisi?
Temiz hava, güneşli bir gün...
Evimin pencerelerinden içeriye giren, sarı sıcak bir güneş ışığı ve sehpamın üzerinde koca bir bardak suyum var...Malum az içiyorum suyu, o yüzden açığı kapatmak için bardaklarım büyük...
Su bile daha bir temiz kokuyor sanki...Hatta deniz kokuyor...
Su dolu bardağa vuruyor güneşin ışıkları, suyun içindeki, harika renk yansımaları...
Sanki evimde küçük bir gökkuşağı var şimdi...
Pencereler,balkon kapıları açık...Önce derin bir nefes...Ohhh misss...
Birde üstüne,serçelerin,bülbüllerin cıvıltısı...
Bahar ile ilgili bildiğim,tüm şarkılar...
ikinci bahar,adın bahar olsun senin vs.vs.vs...Aklımda,dilimde...
Çok sıkılmıştım...Nasıl beklemiştim...Sen de çok özletmiştin ama kendini...
Ne iyi oldu geldiğin...
İçime çoşku geldi, mutluluk geldi sayende....
Seni çok seviyorum bahar...Var mı senin gibisi? :)))
***
Serçenin biri, bir bahar günü uçuyormuş.
Bir anda farketmiş ki karşıdan motorsikletli bir adam geliyor.
Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar...
Ama nafile... Serçe 'gümmpattt' diye kaska çarpıp düşmüş.
Motorcu koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyor.
Kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
Eskiden kalma bir de kafesi var evde. Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş.
Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış...
Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamıs..Daha tam seçemiyor ortalığı...
Hafif bulanıklık var yani...
Bi bakmış ki parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
Birden dank etmiş vaziyet:- "İnanmıyorum motorcuyu öldürmüşüm ...!
(İnt.alıntı)
Gününüz güzel geçsin:)))

KURABİYE YAP,YE & ATLA GEZ :)

Cumartesi günü zuzularımla...
(bir ilki daha gerçekleştirdik diyemeyeceğim, çünkü evde yapmıştık daha önce,lütfen, buraya bknz:)
Pasto'da Anne-çocuk kurabiye etkinliğindeydik...
Daha önce Bursalı Anneler gurubumuz ile çikolata kursuna katılmış,daha sonra da yine çocuklarımızla birlikte ekmek yapmıştık...
Bizimkilerin hamur mıncıklama sevdası zaten meşhur...Birde üstünü renkli şeker hamuruyla kapladılar...Oh deymeyin keyiflerine...Hiç karışmadım yaptıklarına,sedece gösterdim,cesaret verdim...Sonuçlar oldukça başarılı...

Ve pazar...Güneşli çok güzel bir güne uyandık...Önce,oyumuzu kullandık...Sonra da,Bufsad gurubumdan dostlarla Haflinger at çiftliğine bruncha gittik, biz muhabbetteyken zuzular ata bindi...Oğlum bindi ve hemen indi:) Kızım ise doğduğundan beri at üstünde gibiydi:) ayrıntılar ve fotolar iki melekte:)

30 Mart 2009 Pazartesi

KISMET...BAŞKA BAHARA...




Dışarı çıktım...

Temiz havayı,baharın mis kokusunu içime çektim....

Ne siyaset,ne seçim...Ne vatan,ne millet, düşünmedim bir kaç saat...Sakinleştim.

Sarı papatyaların,küçük mavi mor çiçeklerin ve gün batımının fotoğrafını çektim...

Geçen hafta, hayvanat bahçesinde çektiğim fotoları da ekledim üstüne...

Doğanın canlanışını...Hayvanların doğallığını...

En sona da zuzularımın, şu uzun hayat yolun da el ele, neşe içinde gidişlerini de koydum ki...

Onlara baktıkça,ümitleneyim...Umudumu yitirmeyeyim,
mücadele edeyim...


Nasıl bir ülkede yaşayacaklarına ve geleceklerine dair taşıdığım tüm kaygılarıma rağmen....


Yine de gülümseyebileyim...


Olsaydı??? Güzel bir 'Bahar temizliği' olacaktı...Ama olmadı....


Artık kısmet.... Başka bir bahara... Ne diyeyim?

MÜSTAHAK !

Hiiiiiç, yazasım yok:((
Çooook, kızasım var!!!

'Müstahak' kelimesi dolaşıyor zihnimde...

İşsizlikte...Kriz de...

Yolsuzlukta...Yoksullukta...

İstismar da...Taciz de...

Lan,da...Ananı al git'te...

Yan gelip yatmalar da...Sayın Öcalanlar da....

Her şey Müstahak!!!!!

27 Mart 2009 Cuma

DEĞİŞİM???

Bu fotoğrafı gördüğümde,ilk düşüncem adının değişim olması gerektiğiydi...Tabi tabi öyle olmalıydı,başka bir kelime o görüntüye uymazdı...

Çeken sanatçının görüşü nedir veya nasıl bir isim vermiştir eserine bilmem ama...

Şu an için, bakan göz ben olduğumdan 'Değişim' dedim gitti...

Yıllara göre iç giyim tarzımız değişmiş...2006 da Tanga da kalınmış ki, hani insan bu gününü düşünemiyor?...

Yooo aslında düşünüyor...Malum geçim derdi!!Benim aklımdan geçen ve eminim ki sizin de aklınızdan geçen bu!

D.......z halde gezmemizi sağlamak için, böyle bir moda akımının olmasına veya bunu istemenize gerek yok!!!

Siz Ampulle aydınlanmaya devam edin yeter!!!

Önce, Karl Marx'ın "Evrende Değişmeyen Tek Şey Değişimdir" sözü geliyor aklıma..

Sonra da, yüce Atamın şu veciz sözü...

" DÜNYADA HER MİLLET, İCRAATINA TAHAMMÜL ETTİĞİ HÜKÜMETİN MESULİYETİNE ORTAK SAYILIR"

Lütfen!!!! Hafta sonunda saatlerinizi ileri alın ve sizi ileri taşıyacağına inandıklarınıza oy verin...

İLLÜSTRATÖR;ANNE JULİE AURBY



Benim dünyam 2 bölümden oluşur, bazen yumuşak hassas, gülümsemeler, parlak renkler , şirin figürler bazen ise yetişkin düşüncelerin ortaya çıkardığı bir parça karanlık, derinlerdeki hüzün…
İlham kaynaklarım; çocukluğum, hatıralarım, peri masalları, düşler ve müzik…”diyor Anne Julie Aurby...
Nette gezinirken tesadüfen rastladığım illüstratör, Anne Julie Aubry'nin çalışmalarına hayran kaldım...Bir alttaki mim postunda da yine ona ait bir çalışma kullandım,yazılarımı fotoğraf ve resimlerle süslemeyi çok sevdiğim için,hazine bulmuş gibi de sevindim...Bundan sonra bol bol kullanmayı düşünüyorum Anne'nin çalışmalarını...Hatta sadece,resimlere bakıp hikaye bile uydurabilirim yani o derece sevdim:) İlgilenenler için... http://www.annejulie-art.com/
İllüstrasyon:Başlık, slogan yada metin gibi sözel unsurları görsel olarak betimleyen yada yorumlayan bütün unsurlara genel olarak "İllüstrasyon" adı verilir...Yani daha anlaşılır haliyle,rüyaların resmini yapmak,imkansızı, duyguları,özlemleri,hayal dünyasını resmetmektir''

26 Mart 2009 Perşembe

BEN ÇOCUKKEN...


Sevgili Aysema çok keyifli bir MİM için beni de uygun görmüş...Teşekkür ederim...


Soruları cevaplarken kendimi Sigmund Freud'un koltuğunda, hipnotizma ve telkinlerle,


bilinç altıma,çocukluğuma doğru kısa bir ziyaret yapar gibi hissettim...


Ve fark ettim ki, genelde mutlu geçirdiğim çocukluğumun, hüzünlü veya eksik yanları daha çok hatırım da kalmış?İlginç?

Benim cevaplarım aşağıda,buyurun efendim...





"Yeteneğe çok saygı duymuyorum. Yetenek genetiktir. Önemli olan onunla ne yaptığınızdır." Martin Ritt


Alıştırma: Genellikle çok derinlerde sakladığımız kazarak ortaya çıkarabileceğimiz yönlerimiz vardır. Kim ne derse desin hiçbir zaman çok geç değildir.Eksiklerimiz kadar olumlu yönlerimizi de kabul etmek oldukça önemlidir.



Cümleleri tamamlayın lütfen:



1. Çocukken ............keşke daha çok oyun oynasaydım.Keşke çocuktur yapar dönemlerimde daha çılgın olsaydım.Keşke daha çok çikolata yeseydim.Keşke büyümek için bu kadar çabalamasaydım.Keşke sarılacağım kucaklar fazlayken,bol bol önce anneme, sonra da, annaneme,dedeme,amcama,yengeme,dayıma doya doya sarılsaydım.Anneme ne kadar sarılsam da doyamazdım biliyorum ama bilmek kar etmiyor.Onu kaybettiğimde çocuk sayılmazdım elbet ama kaç yaşında olursam olayım o benim annemdi ve bende onun çocuğuydum.İşte ben bu fırsatı ve fırsatları ............kaçırdım.



2. Çocukken,....çok şehir gezdik, bu yüzden uzun süren kalıcı arkadaşlıklar kurma lüksünden.... yoksundum.



3. Çocukken......salıncaktan düşüp başımı yararken.Rocky ve Rambo serisinden etkilenip,dudağımı yukarı doğru seyirtip,başıma kravat bağlayıp,abimle boks yaparken:) bedenen.....Babamla ders çalışırken bilemediğim bir konuda bana kızıp,yüksek sesle bağırışlarından korkarken. Ve de ilkokulda bir arkadaşımın şehir içinde seyir eden?Traktörün altında kalışını izlerken ruhen:( ..........yaralanmış olabilirim.



4. Çocukken....Senkronize yüzme, diğer adıyla su balesi yapabilmeyi veya balerin.... olmayı hayal ederdim.



5. Çocukken...daha özgür büyümek ve arkadaşlarım gibi okul gezilerine vs.ye katılmak.... isterdim.



6. Evimizde asla yeterli...... karpuzumuz:)) ......... olmadı.



7. Çocukken daha fazla...... yalnız kalmaya...... ihtiyaç duyardım.



8. Bir daha asla.... annemi..... göremeyeceğim için üzgünüm.



9. Yıllar boyunca....büyüdüğümde nasıl bir hayatım olacağını? Büyüyünce ve görünce! bu hayata nasıl katlanacağımı? Aşık olup,evlenip, anne olunca hayatın ne kadar güzel olduğunu ve bunca zaman bu duygulardan yoksunken nasıl yaşadığımı? Yaşamın anlamını ve varlığımın amacını? Dünyada ki görevimi, daha neler göreceğimi? Uzayı, kainatı, diğer gezegenleri ve başka canlıların varlığını? Öte dünyayı, oradaki yaşamı ve yüce Yaradanı? hep hep hep ...........merak ettim.



10.Sevdiklerimle,doyasıya yaşanmamış anlar, dinleyecek kulak, söyleyecek dil, gülümseyecek gözler varken, boşa harcadığım zaman...........kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.
***


Benden bu kadar...Keyifle cevapladığım bir mim olduğu için bu sefer paslamayı uzun tutacağım...Eğer arzu ederlese bende sevgili, Smilena 'yı...,Kirpiteki Gözyaşı 'nı, Uğur Böceklerim 'i, Gizli Bahçe 'yi ,Gece 'yi ,Özii ' yi ve Küçük Notlar' ı MİM liyorum....

HER GÜN MUTLAKA...

Yılmaz Özdil...
Zeki, kelime canbazı, yazı sihirbazı...
Benim için, 'Her gün mutlaka' nın gerçek anlamı...
İmrenerek,özenerek,bazen gülerek, bazen de iç çekip hüzünlenerek okuduğum 1.yazar...
(2.si Bekir Coşkun,3.sü Emin Çölaşan...Hımmm çok siyasete karışmış gördüm kendimi:)
Geçen akşam Star da Arena programına çıkacaktı Yılmaz Özdil....
Çıkmış,harikaymış...Ben görmedim!!!!
O kadar izlemek istememe ve uyumamak için direnmeme rağmen ne yazık ki seyredemedim,çünkü uyudum:(
00:30 da başlayacaktı program, o saatte mi başladı bilmem ama neden yapıyorlar ki bunu?Neden abidik gubidik şeyleri prime-time denilen? saatlere koyarlar da (ör:yemekteyiz,yabancı gelin?bir daha da gelmeyin!!!)
böyle keyifli olacağı konuğundan ve programın kalitesinden belli olan yayınları geç saatlere atarlar?
Hani bunu yapan yandaş medya olsa anlayacağım, ama insan bindiği dalı keser mi kardeşim!!!Çok üzüldüm çok...Tekrar verirler mi diye bekliyorum bakalım şimdi?
Ama asıl programı o saatte yayınlayan, tekrarını gece 3'e koyar diye de düşünüyorum bir yandan!
Neyse...Biz yine yazılarıyla idare edeceğiz anlaşılan...Bugünkü yazısı:Seçim Sözlüğü
Keyfimizin yerine gelmesi için sizde tıklayın...(Oymakbaşına bayıldım:)http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11283139.asp?yazarid=249&gid=61

25 Mart 2009 Çarşamba

ATATÜRK'ÜN NÜFÜS HÜVİYET CÜZDANI...

Seçim zamanı yaklaşıyor malum...Kimlik nosu eksik olan vatandaşlarda nüfus cüzdanlarına,T.C.kimlik numaralarını işletmek için uzun kuyruklarda bekliyor,genci, yaşlısı...Çoğu işimizde olduğu gibi, bunu da son dakikaya bırakanlar çoğunlukta...Bezgin yüzler ardı ardına sabırla sıranın kendisine gelmesini bekliyor...Ve ben bu haberi ve benzerlerini belki 10.kez izliyorum Tv.de...İç çekip milletimin vurdum duymazlığına,aymazlığına kızıyorum...İşte tam bu aralarda,tesadüfen görüyorum, Atatürkün Nüfüs Hüviyet Cüzdanını...İlginç geliyor paylaşmak ve Atamla ilgili her güzel şey gibi hatırımda kalsın istiyorum...Siyah süet kaplı, üst kapağında yapıştırılmış dikdörtgen madeni parçadan üstüne "TC Nüfus Hüviyet Cüzdanı" yazılıdır.Arka kapakta ay yıldız vardır. Nüfus Cüzdanı Atatürk'e Ankara Nüfus Müdürlüğü'nce verilmiştir.Atatürk ile ilgili bilgiler yeni harflerle yazılıdır. 993.815/b numaralıdır.İç sayfada Atatürk'ün papyon kravatlı fotoğrafı vardır.

24 Mart 2009 Salı

SİZDE SİNİRLENİR MİSİNİZ?

Kadınsınız ya da erkeksiniz...Elbetteki her insan gibi, sizde bazen sinirlenirsiniz...
Peki sinirlendiğinde, kadın ve erkek arasındaki farkı görmek istermisiniz?
O zaman lütfen tıklayın:)
http://www.freewebtown.com/tantantan/library/document/Anger1.html

23 Mart 2009 Pazartesi

SERGİ & ŞÜKÜR

Filmden sonra eve döndük...Zuzularımızı da alıp, ana okullarının hazırladığı ve onların el işi faaliyetlerinden oluşan sergiyi gezmek için koruparka gittik...Yukarıda kuzularımın eserlerinden birkaçı,sevgili öğretmenlerimiz ve bizimkiler...(Ayrıntılı fotolar ve yazılar yakında iki melek'te:)

Not:Genelde insanların büyük bir çoğunluğu hafta içi günlerini daha yoğun geçirir,hafta sonu daha sakin ve dinlencelidir...
Durum bizde biraz değişik?
İkiz annesi ve babası iseniz....Ve de....
Hem çocuklarınız,hem dostlarınız,hem de kendiniz için bir şeyler yapma çabası içerisindeyseniz...
Yoğun ve mutlu geçen her gün veya her hafta sonu için yorgunlukla birlikte şükretmeyi de bilmelisiniz:))

SEYİR DEFTERİ:SEVEN POUNDS

Pazar günümüzün acıklı yüzü...Wıll Smıth..Hiç bir filmiyle yanıltmadı beni,her filmi çok sürükleyici,başarılı ve vurucuydu çünkü...Bu kezde övgüyü fazlası ile hak eden çok başarılı bir oyuculuk sergilemiş...Film baştan sona izleyiciyi alıp gidiyor...
Hayat ve ölüm arasında seçim yapmanın zorluğunu,teşekkür beklemeden yardım etmenin hazzını ve mutluluğunu yaşamanın tadını anlatıyor...Belki de bu yüzden çok hoşumuza gitti aşkımla, kimbilir? Ama bildiğimiz bir şey var ki; biz aynı doğrultu da devam edeceğiz elimizden geldiğince, kıymet bilinse de,bilinmese de...Tıpkı olması gereken gibi...Tıpkı filmdeki gibi...
Mesela ne alaka ama aylar önce Tıp fakültesine gidip kemik iliği için kan vermiştim o geldi aklıma -ki biliyorum deve de kulak aslında-ama yine de, az da olsa rahatladı içim,allah muhtaç etmesin her şeyin başı sağlık...Zaten filmde,bir insan için en büyük hediyenin sağlıklı bir hayat olduğunu vurguluyor...Ama ne vurgulamak!!! Bize düşen de 2 saat sonunda ağlamaktan gözler şişmiş bir vaziyette,Vay be!Ne filmdi ama?nidalarıyla sinemadan çıkmak oluyor...Kesinlikle tavsiye ederim....
Kısaca konu:Yaşam hayat ve ölüm, pişmanlık ve bağışlama, yabancılar ve dostluk, aşk ve kefaret üzerine kışkırtıcı sorular soruyor ve insanların kaderlerini şaşırtıcı biçimde birbirine bağlayan şeyleri takip ediyor. Her şey yedi isimden oluşan bir listeyle başlıyor...
E gerisi için bir zahmet sinema salonlarına:)

FERİDUN DÜZAĞAÇ...


Yedinci ayın, ikinci günü, saat iki buçukta yanmış mumum...
Otuzbeş yıl olmuş ihtiyar bir çocuktur güzel ruhum
Okul asıp oyuna kaçar bıraksam hala
Ama çok düştü, incindi, yoruldu; dinlenmeli kalbim doğrusu
Sen doğum günü hediyem misin? diyelim ki hoşgeldin
Peki beni çok sevecek misin?
Yoksa sen de her düş gibi çabucak kırılıp dökülür müsün? Gözlerimden...
Gel tanışalım önce... Ben kısaca B.D. :))
Ama sen bana uzun uzun SENİ SEVİYORUM de....
(Şarkıda ufak bir kaç değişiklik yapıp kendime uyarladım:)
21.Mart cumartesi akşamı önce Cafe-Lata'da midelerimize bayram ettirdik, sonra da Feridun Düzağaç konserine gittik...Tek kelime ile nefisti...Sahneye çıkmak üzere,müzisyenler birer ikişer yerleşiyor...Ben tanımadım baştan,elektrik vs.işleri yapanlardan birisi sandım...
Öyle kayıtsız,öyle rahat,öyle sakin,öyle bizden,öyle aşmış çıktı ki sahneye...
Sonra her şarkısında öyle büyüdü,öyle büyüledi ki bizi...Küçük dev adam...
Eskiye,yeniye,gittik geldik hem şarkılarla hem duygu yoğunluğuyla...
Ben, 'Beni bırakma' ile kaybettiklerim için ağladım,'Söz ver' ile çoştum,'Çok aşığım' da aşkımla....??? Bu seferde biz bizeydik,baş başa:)
Geçen gün abimle telefonda konuşuyordukta anlattım konserleri vs.yi...
Aşkımla benim 35 sonrası gece gezmelerimizi, güldük hep birlikte, güldük halimize:)
Aaaa olsun yaaa!!! Ne yaşlı insanlar var içindeki yaşama sevincini kaybetmemiş,hem biz yaşlımıyız ki? Daha uzuuuuuuuun yıllar sabitledim ben şahsen kendimi 35'te ,allah yeter ki sağlık sıhhat versin...Hani yine Feridun'un final şarkısındaki gibi; 'Güzel günler bizi bekler,Eyvallah dersin geçer gider...'
Blog şarkımı değiştirdim....Bu şarkı hem benim, hemde Lale ablam için:))
Düşler Sokağı
Ben kuşlardan da küçüktüm, bir gece vaktiydi
Aşk tutttu elimden benim
Geçtim düşler sokağından, bir gece vaktiydi
Ceplerimde hacı yatmazlar
Yağmur yağsa, uykum kaçsa...Bir kuş konsa badi parmağıma
Ağlardım bir başıma
Sevdadandır, sevdadandır...Sevdadandır dedi annem, aldırma
Aldırma, gel yanıma
Kaç mevsim aşk pazarında geçti yalanlarla
Düş sattım aldanmışlara
Aklım kaçıverdi elimden bir gece vaktiydi...
Sevdiğim başka sevenim başka

KAYDIRAK?

Cumartesi,zuzularımın drama kursu için yola çıktık...İstikamet As Kültür merkezi...Daha kapıdan girerken 'biz geldiiiik' diye seviç çığlıkları atarak koşan kızım ve oğlumu gönül rahatlığı ile oyun abileriyle baş başa bıraktık...
E bizim isitikamette As merkezin içerisi:p Can dostlar yine bizimle,muhabbet zirvede...
Serap,İde,aşkım ve ben...Aylık yapılacaklar,gidilecekler,kısaca bizim gurubun faaliyet listesi gündemimiz...Keyifli, ama çoook keyifli geçen 1,5 saat...
Kurs bitimi Mc.Donalds da ailecek hamburger,sonrasında yine mc.donalds ın bahçesine kısa bir kaydırak vs. keyfi?
Ama yok, keyfi değil bizimkisi zira kapalı kısım da korkan oğlum ne kayıyor ne de merdivenlerden geriye iniyor? Kalıyor yukarıda?
Bir parti, babamız giriyor kapalı kaydırağın içine kurtarıyor oğlunu...Ve bunu 2-3 kere yapıyor üstelik,çünkü oğlu her fırsatta yine yukarıya kaydırağa kaçmakta....
Eee ama bir de kızımız var bizim dimi ama? Hiç o geri kalır mı?
O da çıkıyor ve aynı tepki ondan da geliyor... Kaymıyacağım beeeeeeennn:(
Bu sefer sıra anne de çünkü baba isyanlarda!!!!
Anne çıkarıyor üstünden fazlalıklarını,önce ayakkabılarını,sonra sallangaçlı kolyelerini,fularlarını...(Bir yandan da iç geçiriyor:Behey ikiz annesi, senin neyine gerek takmak takıştırmak,iki çocukla süs yapmak?Hah böyle gülerler şimdi dostların da şimdi sana:)
Dalıyor o sıcakta nefes bile zor alınan plastik boruların arasına...Yakalıyor kızını çekiyor aşağıya,ama kız hem dünya güzeli, hemde cadıııııı...Yapışıyor annesinin paçasına bir anda ikisi birden başlıyorlar kaymaya...Tabii anne yatay vaziyette dualar ede ede kaymakta...
Allahım ne olur sıkışmayayım buralara? Sen daha da madara etme beni yarabbim!
Neyse ki korkulan olmuyor...
Ve gülmekten konuşamadığımız için, sadece el sallayıp dostlara, ortam hızlıca terkediliyor:)
İstikamet,zuzulara söz verildiği üzere hayvanat bahçesi...
Allahtan hava çok güzel, keyifli ve olaysız? geçiyor günün gerisi...
Ah biliyoruz..... Biliyoruz....
Bütün bunlar, akşama gidilecek konserin ve evde bırakılacak zuzular yüzünden duyulan vicdan azabının etkisi...
Ama şunu da biliyoruz....
Çok uzun sürmez...Geçer:P

NEREDEN ÇIKTI ŞİMDİ BU YAZI?

Nerden başlasam? Nasıl anlatsam?
Ben yazıyorum....Çünkü yaşananlar hatırımda kalsın istiyorum,aylar yıllar sonra geri dönüp okuduğum da 'aaa bak ben bunu unutmuştum, iyi ki not almışım' demek istiyorum...

İyi günler kadar kötüleri de yazmak,ama bunu acıtasyon yapmadan belli bir hüzün seviyesin de anlatmak, insanın acısıyla bile dalga geçebilecek kadar olgun olabileceğini ispatlamak ihtiyacı içinde, her yazıma bir kaç tutam espri katmaya çalışıp,olayların iyi yanlarını görüp, gösterip, kendim ve sevdiklerimin yüzünde gülümsemeler yaratmak için yazıyorum belki de...

Hani şu 'Bunu Sevdim' diye koydum ya sayfamın köşesine...İşte budur! diyorum her okuduğumda...Çünkü insan sadece kendisi yaratır hüznü de, mutluluğu da...Siz izin verirseniz eğer egemen olur, tahtınıza, bahtınıza, kaderinize o kara kediler....Ancak sizinle var olurlar çünkü sizden beslenirler...
.
Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür,
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür,
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür,
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür,
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür,
Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür,
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür...
M .Ghandi

Ben,bu dönüşüm'ün herkes için iyi yönde olmasını diliyorum...
1.Not:Efendim görüldüğü üzere,yazımıza çeşni olsun diye kara kedi fotoğrafı aranırken bulunan yukarıdaki şaşkın bakışlı kediler mest etti beni... Hadi dedim yazı, az biraz karamsar oldu bari kediler gülümsetsin hem beni, hem sizi...
2.Not:Ayrıyeten de hiç inanmam ben öyle kara kedi uğursuzluğuna filan,yazık hayvana ne suçu var?Hem rengi yüzünden yaftalanmak? Yok canım, benim ki mecazi anlamda...
3.Not:Birazdan yoğun ötesi bir hafta sonunun özeti gelecek ki sanırım yine ben yazarken siz okurken yorulacaksınız...
4.Not:Hani başlığın açıklaması? diyenlere cevap;Vallahi ben bilmem artık bir zahmet öteki dünyada Ghandi'ye sorarsınız:)Ben de onun yukarıdaki harika satırlarının kurbanıyım...
5.Not:E notlar da ana yazı kadar oldu neredeyse:P

20 Mart 2009 Cuma

DÜN,BUGÜN,YARIN

*Dün...
Feridun Düzağaç konseri için bilet alındı...
Umut bebeğin mis kokusu ile umut depolandı:)
İkiz Annelerinin 2.Bursa buluşması için startı verdim, zaman ve mekan ayarlandı...
*Bugün...
Öğlene kadar aşkımla,huzurlu saatler geçirilip, keyif yapıldı:)
Öğlen can dostla buluşuldu...
Öğleden sonra yeni maceramız olan, lazer epilasyona varıldı...
2 saatin sonunda,tütsülenmiş tavuk gibi kokarak evin yolu tutuldu:P :)))
*Yarın'a...
Allah kerim...
HERKESE, MUTLU VE HUZURLU BİR HAFTA SONU DİLERİM:)))

CUMA SOHBETLERİ-1

-Anne bugün günlerden ne?
-Cuma oğlum...
-Yaşasın! Gelmeyen 2 gün sonunda geldi?(cmt-pz:))

19 Mart 2009 Perşembe

KOLBASTI ? BANA BASTILAR!!!!


Şimdi moda dans bu biliyorsunuz...Kolbastı???
Sabahın köründe ben daha kahvaltımı yaparken veya miskin miskin günümü planlarken Tv de göbek atan bu insanların, bu enerjiyi nereden bulabildiklerini düşünüyorum?
Bende mi bir problem var? Yoksa onlarda mı?
Hepimiz aynı ülkede yaşamıyormuyuz?
Mesela onların evlerinde,özel hayatlarında hiç mi sorunları yok?
Ya da onlar, hani şu krizin teğet geçtiği şanslı azınlıktan mı?
Hiç mi bir yerleri ağrımaz bu kişilerin, başları? Sırtları? Omuzları?
Veya tvdeki alt yazı gibi zayıflayacaklarına mı inanıyorlar gerçekten?
Bilemedim? Bilmek istemedim!
Onlar Kolbastı yaparken bana daha da, bastılar!!!! Daha fazla seyremedim!!!
Çıkıyorum evden şimdi,gidiyorum,kaçıyorum!
Yağmur da yağıyor...Olsun...En azından temiz toprak kokusunu çekerim içime...
Ekran karşısında oturup, sinir olup, içimi çekmektense!!!

18 Mart 2009 Çarşamba

SÜPERMEN OLMAK LAZIM BAZEN:))

Annemin vefatından sonra yalnız yaşıyor babam...Neyseki benim evime çok uzakta değil ve ben de elimden geldiğince yemeği, temizliği vs.işlerine yardımcı olmaya çalışıyorum...Bugün de onun evinde temizlik vardı...Sabah yardımcımız da geldi, giriştik işe...Yatak yorgan,halı perde,bahar temizliği oldu bir nevii....Ben daha çok yemek faslıyla ilgilendim ama yine de çok yorulmuşum...
Neyse çıktım babamdan evimize doğru geliyorum arabada,bir yandan da zuzularımın okuldan dönüş saati yaklaşıyor,şimdi de evde 'kendi evim' için yemek yapmam gerek,çamaşır makinası da durmuştur...Dur eve gitmeden birde market yapayım, tabii arada bankaya uğrayayım senetleri de almam gerek, o,bu, şu derken....Radyo da MFÖ'den bir şarkı çalmaya başladı...

''Süpermen, süpermen olmak lazım bazen'' Güldüm he he he:)) şaka mı bu????

Tam da her işe nasıl da yetişiyorum diye düşünürken cuk oldu bu şarkı...
Şarkıya eşlik ederek eve geldim...Soluklandım...Bilgisayarımı açtım maillerime baktım...Canım arkadaşım Ayşem alltaki yazıyı ve fotoğrafların olduğu maili göndermiş...
Önce inanamadım, sonra -hiç abartmıyorum- gözümden yaş gelinceye kadar güldüm:)))
Allahım yaaa sınıyormusun? Deniyormusun beni????
Yoksa ''şaka mı bu ?'' dediğim, aslında kader miydi???

Yine süpermen??? Ama bu, başka süpermen?
***
mrb ben giresundan muamer resimdeki benim , ben süpermene benziyorum benlik bir roll olursa oynarım reklam dizi sinama
Yukarıdaki arkadaş TRT'ye göndermiş bu maili....Özgüvenine saygı duymakla birlikte, allah acil şifalar versin demeden de duramadım ben...
Ama teşekkürde etmem gerek sanırım...Sayesinde günümün yorgunluğu gitti:)))

17 Mart 2009 Salı

RESİM

Yandaki resim kızıma ait....Çok seviyor resim çizmeyi ve duygularını çizerek ifade etmeyi...Bu resimde de kendisini çizmiş dün...
Mutsuz ağlayan ifadesi,başında şişmiş yarası ve gözünde yaşları ile...
-Peki senin yanında ki, 4 ne için güzel kızım? diye sordum...
-Ben 4 yaşındayım ya, işaret koydum resmime dedi?
Eeee sanat sanat içindir....Mantık aramamak gerekir :)))

SUNİ GÜNDEM!!!

Boşşşş tamamen boşşşş!!!!

Hiçte öyle atmam aslında,kesin konuşmam hiç bir konuda...Sadece dilerim,inşallah,alllah kısmet ederse vs.yide eklerim...Hatta ne kadar saçma gelse de mantığıma aklıma,çok gülünce çok ağlanacağı ya da, en azından güzel giden bir şeylerin bozulacağına da inanır şu gönül içten içe...

Çok mantıksız dimi? Evet bence de!!!

Ama gelin görün ki hayat aslında mantıksız işler sinsilesi!!!

Ne demiştim Gündem'de; Drama kursu,hastahane ziyareti,doğum günü,misafir ağırlama!!!

Yok yaaa!!!! Niyet edilen:4 , Elde edilen:1

Cumartesi sabah:

Evimin küçük erkeği hasta oldu:(

Drama kursuna baba-kız katıldı...

Hasta ziyaretine ve doğum gününe gidilemedi...

Birtek akşamına beklenen dostlar geldi, gece keyifli ve muhabbetli geçti...

(Ama daha bitmedi ki???)

Pazar sabah:

Yardımcımız gelmedi!

Bizde, dedemizi de alıp ailecek Dolphin Park'a yunusları izlemeye gittik? Sonuç fiyasko!!! Hiç bir gösteri vs.yok! Geçen yaz Antalyada izlemiştik,1 saat boyunca ne numaralar yaptı,top oynadı, halkalardan zıpladı geçti hayvanlar...Bizde o hevesle gittik yine ama alakası yok:( Sadece 5 dk.bile sürmeyen eğitmenlerin yunuslarla yüzme faslı,sonrası havuzda başı boş dolaşan iki yunus! Ha birde ekstra ücret karşılığı besleme kısmı varki bir küçük hamsiyi 3'e bölmüşler?onunla besliyor ve seviyorsun yunusları:))Traji komikti aslında...Bursa da bir ilk ve bence tam bir para tuzağı!!!

Pazar akşamı:

Ertesi gün zuzuların okulu var,banyo, okul çantalarının hazırlanması,yemek faslı...Hah işler bitti,oturup bir çay içip dinlenelim derken???

Güm!!!

Evin içinde kovalamaca oynarken zuzular,kızım başını duvarın köşesine çarpıyor...Sonuç: Yarılan bir alın,moraran bir baş ve göz:((

Oğlum ile dede başbaşa evde,biz hastane de acilde...Neyseki dikişe gerek olmuyor...Buz vs.ve kafa taravması olasılığı için 24 saat takip...

Uykusuz geçeceği belli olan bir gece...Ne yapalım???

Zuzular uyurken birde Recep İvedik 2'yi izleyelelim ki günümüzü daha da berbat edebilelim!!!

Sonucun sonucu : Pazartesi günü için yapılan planlar değişiyor...Minik kızım evde benimle, ama durumu iyi, aynı zıpırlıklara devam:) Eee hava güzel evde durulmaz,biraz şu kötü döngüyü kıralım niyetindeyiz...Önce Carrefour,ana kız gezme keyfi, sonra can dostumda başka can dostlarla muhabbet faslı...Bana her zaman çok iyi geliyorlar...Sağ olsunlar:)

Eh sonunda gün akşam oldu...Bu günü de yedik bir şekilde? İşler yoluna giriyor çok şükür...Akşama da evimin erkekleri gelsin diye beklerken...

Küçük erkek geldi...Kulağım ağrıyor aaaaannnneeeeee...Çoooook hastayııııııımmmm:((

Yine doktordayız...Orta kulak iltihabı...Ama çok önemli değil...Şurup vs.geçecek...

En güzeli de okula gitmelerinde bir sakınca yok....En çok buna sevindim desem?:)

Ayy yazarken bile yoruldum....

Şimdi okuldalar zuzular....Ev sessiz,ev benim:ppp

Allahım yaaa..... Vicdan da yapıyorum bir yandan.....

Şimdi ben kötü bir anne miyim????

13 Mart 2009 Cuma

GÜNDEM...

* http://www.bursalianneler.com/ 2.yaşında:))

*Sıradışı - Premonition'ı izledik...Sandra Bullock'un filmi...Güzel ,seyre değer...

*Bursa Nilüfer'i duyunca heyecanlanmıştık ama? I Iıııh... Loto bizde 3te kaldı :((

*Bana;'Ben de isterim bende' diye şarkılar söyleten Umut bebek doğdu:))Ömrü uzun,şansı bol hayatı umut dolu olsun inşallah...

*Aşkım tlf.açtı az önce ani bir kararla şehir dışına çıkması gerekmiş:( Gerçi dönecek akşama ama,yine de bir garip oldum? Aynı şehirde olmak iyi işte yaa, en azından yerini yurdunu biliyorum? Aslında gittiğini haber vermese nereden bileceğim? Ruhum bile duymaz !
Ne güzel işte adam seviyor sayıyor karısını haber veriyor dimi? Eeee sorun ne o zaman? Hani imkanım olsa o kolları belimden hiç ayırmasam....Konu mu bu şimdi yani ve yahut anı mı ki yazıyorsun buralara?!! Olsun...Sayfa benim keyif benim...Canım istedi :P

*Yarın öğlen zuzuların drama kursu var,önce oraya, sonra gidebilirsek fakülteye bir akrabamıza geçmiş olsuna, oradan esra'nın Yiğitine iyiki doğdun'a...Oradan da eve dönüp,akşam gelecek misafirlerimiz için pasta börek faslına...

*Aslında bunları yazacağıma,kalkıp evi yeri temizlemem gerek,malum misafir,olandan birazcık daha fazla pir'u pak olmakta sakınca yok:P

*Ve tabii ki ondan önce de cuma saati,oturup anneme bir yasin okuyayım...

Hadi Bismillah....

HANİ...

Hani bazı sabahlar, hava mis gibi kokar...

Hani bazen güneş de eşlik eder ona, gününüzü ve içinizi ısıtır...

Sabahın erken saatlerin de, hani ortalık daha sessizken...

Hani ağaçlar da veya akşamdan ekmek kırıntısı koyduğunuz pencere veya balkonlar da, neşeyle öter ya bülbüller,serçeler...

Hani sevgiyle sarar ya bir kol belinizi, tam da siz sıcacık yatağınızdan kalkmaya çalışırken...

Sabahları ev ahalini öpücüklerle uyandırma işi, sizden kızınıza geçer ya hani...

Ya da evin küçük beyi, uyanır uyanmaz büyük bir hevesle rüyalarını anlatmaya başlar...

Büyüdüklerini daha bir anlar, hem gururlanır, hem hüzünlenirsiniz...

Hani bazen farkına varılmaz hayatta, başka yerlerde aranır,mutluluk,hatta belki çok uzaklarda...

Oysa görmek,bilmek,şükretmek gerekir...

Çünkü hepsi yanınızdadır, yanı başınızda...

11 Mart 2009 Çarşamba

2 CD&1 KİTAP&1 KONSER

Aşağıdaki post'u yazdıktan sonra dışarı çıktım, temiz hava aldım kendime geldim:)



Kendimi kültür sanata verdim ve 2 cd. ,1 kitap aldım :P
Elif Şafak'ın hasretle beklediğim Aşk kitabını büyük bir aşkla okumaya başladım...Şimdilik gidişat oldukça keyifli...
AŞK'ın hiç bir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır,merkezinde,
ya da dışındasındır,hasretinde...
***
Aslı Güngör ve Feridun Düzağaç...İkisinin de albümü çok başarılı ama ben yine de, piyasa işi şarkı yapmadığı için, şarkıların harika sözleri için, o sözlerin bendeki anlamları ve müthiş müzikleri için Feridun Düzağaçı tek geçerim...Bu arada Bursa suarede 21 Mart Cumartesi günü konseri var Feridun Düzağaçın biz bir aksilik çıkmaz ise gideceğiz eşimle ve belki başka dostlar da eşlik eder bize...(Bursa daki blogger dostlarım sizinde haberiniz olsun:)
Söz Ver
inanırdım duyduğum her söze , bir zamanlar saflık vardı
şimdi yerim yok aldanmaya , bir hayat sıradanı kalbim
bana bitmeyen bir tek şey söyle , söyle sonsuza inanayım
bana nasıl seveceğimi anlat , aşk karlı yokuş yorulmayalım
söz ver , durma öyle bana söz ver , bakışına kanmam artık , söz ver
çok zor soru değil bu , hadi çöz ver , birlikte ölecek miyiz ?
inanırdım duyduğum her söze , bir zamanlar saflık vardı
şimdi yerim yok aldanmaya , bir hayat sıradanı kalbim
hadi beni biraz heyecanlandır , yüzüm gülmüyor çoktandır
ben kaybetmekten çok korkarım , tüm alışkanlıklar çocukluktandır
geleceksin belki çok seveceksin, zamanı gelince gideceksin
bir keşkeye daha yer yok kalbimde,birlikte ölecek miyiz ?
söz ver , durma öyle bana söz ver , bakışına kanmam artık , söz ver
çok zor soru değil bu , hadi çöz ver , birlikte ölecek miyiz ?

9 Mart 2009 Pazartesi

BENDE İSTERİM BENDE...

Cuma akşamı çok sevdiğim bir dostum için hazırlanan sürpriz Baby Shower partisine davetliydik...Çok beğendim,her şey harikaydı, fotoğraflar, slaytlar,dostlar...Hele süpriz partinin kahramanı arkadaşımın yüzündeki şaşkın ve mutlu ifade:))
Öyle hoşuma gitti ki aşka gelip zuzulardan sonra yeniden anne olasım geldi?
Ama neyse ki bu duygu çabucak geçti gitti ...
Delimisin yavrum dedim kendi kendime? Sırf bir süpriz parti için çocuk mu yapacaksın?
Hııı oldu...Hamile kal,dokuz ay bulantı ve sırt ağrısı çek,bir de üstelik kilo al....
Sonra doğur tamam onu da (belki de onları da:) çok çok seversin evladın sonuçta ama, değer mi 2 saatlik parti için...
Hem bakalım sana yaparlar mı böyle sürpriz parti veya öncesinde yaptılar mı? Yapar mı?
Gerçi bunlar yeni moda adetler, hadi haberi yoktu o zaman aşkımın diyelim, e şimdi oldu,bu bir fark yaratır mı? Iıı ıhhh sanmam...Sanamam:)))
Hem yazık değil mi hayali kurulan kuzuya... Ya bir gün gerçeği öğrenirse? Annem beni sürpriz parti niyetiyle doğurmuş, ben acıların parti çocuğuyum demez mi?:)
A benim fedakar, içli, en bi hisli, sevilme manyağı, yaşı gelmiş yolun yarısına ama hala içindeki çocuğu büyütememiş, kendi büyümeden birde iki çocuk doğurmuş, şimdi de yine çoğalası gelmiş kendim?
Bak, hava güzel sen bir çık dışarıya derin derin nefes al, bir oksijen gitsin şu beyne!
Kurtul bu düşüncelerden...
Aç gözünü heeey hey kime diyorum? Ohooooo daldı yine hayallere????
Bak birde şarkı söylüyor;üstelik Ferdi Tayfur....Hiç tarzı değil halbu ki...
Allahım durum vahim tam arabeske bağlamış; Bende isterim bendeeee,resmin var şu an elimdeeee...
Şııııst sus! Saatine denk gelecek birde tövbe tövbeeee!!!

8 Mart 2009 Pazar

EVET !


Kadınım söyle sen mutlu oldun mu?
Oldum Evet!
Bu deli adamı bol bol uyuttun mu? :))
Kesinlikle evet!
Sevdin mi ? Gerçekten ah sevildin mi?
Çok sevdim,çok sevildim...Evet!
Söyle bol bol öptün mü?:)
Öptüm vallahi:) Evet!
Kadınım söyle, sen mutlu oldun mu?
Oldum Evet!
Bu deli adamı akıllandırdın mı?
Hımm ? Sanırım evet!
Sevdin mi? Gerçekten ah sevildin mi?
Evet! Evet! Evet!
Söyle onları da.......?
*Tarih 8 Mart diye ne bir kutlama mesajı yazmak geldi içimden ne de atıp tutmak...Ben sadece işin Mart kısmında takıldım sanırım... Mart kapıdan baktırır soğukluğuyla karışık duygulardayım bir Mart kedisi kıvamında...
Başkaca bir nedeni yok...Öyle işte...

6 Mart 2009 Cuma

YAKIŞTI MI?


Hava garip... Hava boğuk... Hava ne sıcak, ne soğuk...
Karakterini belli et ama dimi yeter artık!!! Kışsan kışlığını, baharsan baharlığını bil...
Hadi tamam geçen gün yüz verdik, güneş vardı...
Temiz hava dedik,toprak kokusu, çim kokusu dedik, şöyle derin bir nefes çektik...

Eeee ne oldu? Rengin soldu...

Yakıştı mı bu hava şimdi bu güne ve geceye?

Yakıştı mı benim içim mutluluktan pır pır edip, hasretle geceyi beklerken?

Estirdin rüzgarlarını, çaldı her yer anlamsız bir sarı griye...

Soruyorum yakıştı mı?

Sakın birde ağlama şimdi yağmur olupta başıma...

Bak şimdi....

Amaaaan.... Sana da iki çift laf söylemeye gelmiyor ama.

BUNLARI SEVDİM


Beni gülümseten yaratıcı vede kullanışlı bir kaç eşya...

Algıda seçiçilik gereği, en çok 2 hatta 3 çocukla birlikte oturulabilen sallanan sandalyeyi sevdim:)

Acaba zuzular daha fazla büyümeden, iyi bir mobilyacı veya ahşap ustası bulup yaptırsak mı diye bile düşündüm...

Tabak kenarına kıstırılan kadehlerde hoş ama, zihni sinir bir proje çizsem,bunun çay bardağı versiyonu olabilir mi ?

Tuvalette kullanılacak olan klozet örtüsündeki ciddi beyfendi her ne kadar servis yapacak edasıyla bakıp,bana mutfağı çağrıştırsa da ,o pala bıyıktaki muzipliği de sevdim...

Lavoboya ise bayıldım... Kullanımı tamamen hayal gücünüze kalmış:)