9 Şubat 2009 Pazartesi

SEYİR DEFTERİ:BENJAMİN BUTTON'UN TUHAF HİKAYESİ

Her ne kadar ayrılığın, burukluğu olsada genel olarak çok güzel bir hafta sonu geçirdim...Abimleri pazar günü öğle saatlerinde uğurladıktan sonra bizde aşkımla baş başa saatlerimiz için evden ayrıldık...Zuzular, Sema teyzelerinin ve oyun arkadaşları Gizem ablalarının gözetiminde,öpücüklerle uğurladılar bizi...Eee böyle olunca onlar mutlu, biz mutlu:)))))

Mekan Korupark,filmimiz Benjamin Button'un Tuhaf hikayesi....
14:30 da film başladı,ilk sahne ölüm döşeğinde yaşlıca bir kadın,artık yapılacak bir şey yok,bekliyorlar,kızı baş ucunda....Kız Annesine diyor ki; Bir arkadaşım annesine veda etme şansı olmadığını söylemişti, ben bu duruma düşmek istemiyorum anne...Sen gittiğinde seni çok özleyeceğimi ve seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum....
Sarılıyorlar,ağlaşıyorlar,dakika bir gol bir... Ben o anda başladım zaten ağlamaya:((
Annemin son anları geldi aklıma,yoğun bakım odasında,yanına girip bir iki dk. görmek ve elini tutmak için ne uğraşırdım...Ama izin vermezlerdi:((
Neyse filme dönersek,tabii ki bütün hikayeyi anlatmayacağım burada...Kısaca özetlemek gerekirse,yaşlı olarak doğan ve büyüdükçe gençleşen bir bebeğin hikayesi...
Çok ilginç,çok düşündürücü...Benjaminin hayat hikayesine,onu büyüten annenin içtenliğine ve sevgi dolu hallerine...Brad Pitt'in ve Cate Blanchett'in oyunculuğuna,yapılan makyajlara,çekim tekniklerine ve elbetteki senaryoya bayıldım....İnsan allak bullak oluyor ve düşünmeden edemiyor...Mevlam ne eylerse güzel eyler diye...
Öyle güzel replikler vardı ki filmde...Ama aklımda kalmadı bir çoğu,oysa o kadar da tutmaya çalıştım:(( Hatta film çıkışı belki bulabilirim diye D&R dan kitabını aldım ama yok, haliyle kitap farklı, film senaryosu farklıKitabın arka kapağındaki yazı;Amerikan edebiyatının bol ödüllü yazarlarından Scott F. Fitzgerald çarpıcı bir öyküyle karşınızda. "Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi" zekice kurgulanmış, uzun süre hafızalardan çıkmayacak unutulmaz bir hikâye. Benjamin Button 1860 yılında dünyaya gelir. Ama herkes bebek olarak doğarken, o gizemli bir şekilde yaşlı olarak doğar ve gençleşmeye başlar. Yaşlılıktan gençliğe doğru ilerlerken hayatın cilveleriyle karşılaşır.
Filmden aklımda kalan bir cümle,''Hayatın bize neler getireceğini ve tanrının bizim için neler planladığını asla bilemeyiz'' Yani bir nevi bizim, kader anlayışımız gibi...Sadece yaşa...Yaşamda hiç bir şey ve hiç kimse boşuna değil....
Çok doğru,öyle doğru ki... Zaten biliyordum ama son günlerde yaşadığım bir kaç olayın bana dönüşünden (uykuda bile duyarım???aşkım anladın sen onu:)) Ve izlenimlerimden bir kez daha anladım ki, niyetiniz iyiyse mutlaka size iyi bir şekilde dönüşü oluyor, kötüyse ve haksız yereyse de, bir şekilde ayağınıza dolanıyor :))
Yani demem o ki,eğer vaktiniz var ise mutlaka seyredin ve bendeniz gibi koyverin kendinizi arada ufak gülümsemeleriniz olsa da fim boyunca ki yaklaşık 2 saat 46 dk.ağlayın? Açılırsınız:)))

3 yorum:

GeCe dedi ki...

bu hikaye birçok bilimkurgu yazarının düşüncesidir filmini görmek isterim benim de öyle düşüncelerim olmuştu çünkü

Tabiat Ana dedi ki...

film yayınlanmadan önce internetten bulup izlemiştim (tesadüfen) öyle çok konuştum ki film hakkında eşime film vizyona girdikten sonra "bak senin film" kaldı adı :))
ben çok beğendim özellikle makyaja bayıldım.
İzlemeyen herkese tavsiye ederim...
Çok net hatırlamamkla beraber cümleyi Buttonun saçlarını keserken yaşlı bir bayan tanıdığın herkes yaşlanırken sen gençlessen ne olur gibi bir soru soruyordu.Yaşlı kadında bu benim için en büyük ceza olurdu sanırım gibi birşeyler söylüyordu.Uzun süre düşünmüştüm bende bunu....
sevgilerimle.

Adsız dedi ki...

oooof ooof gecenin 4unde aglamaktan gözlerim şişti wallahi..ıssız adammış mıssız adammış şöyle dursun , bizimkiler biras ders alsinlar film cekmekten we dakka bası film yapmasinlar...